Dağlarda fena sıkışan PKK'nın eylemlerini şehre taşıyacağı tahmin ediliyordu. Birinci derecede çok büyük meblağlara dayanan uyuşturucu trafiğinden beslenen örgütün, kolay silâh bırakmayacağı âşikârdır. İstanbul'da çoğu kadın ve çocuk 17 ölü, 160 yaralıya mâl olan korkunç eylemin PKK veya taşeronları tarafından yapıldığının kesinlik kazandığını öğrenmek istiyoruz. İstanbul'un bir kalabalığında iki bombanın patlaması, tam da Yüce Mahkeme'nin kapatma davasında ilk oturumunun arifesine rastladı. Anayasa Mahkememiz dün sabah 9.30'da toplandı. Ağustosu aşmayacak bir tarihte kesin ve gerekçeli karar bekliyoruz. Sürpriz bir sür'at de mümkündür. Eylülde politik kadroların önlerini görmeleri, derlenip toplanmaları şarttır. Ergenekon denen çok sanıklı ve süper iddialı yargının ise kısa zamanda bitmesi beklenmiyor. Mahkeme ilk defa bir cezaevinde toplanacak. Türkiye'nin 13. Ağır Ceza ile Anayasa Mahkemesi arasına sıkışmasının sebepleri üzerinde tam bir gerçekçilikle durmak gerekiyor. İdeolojik sapmalar, parti ve zümre çıkarları ve geri zekâlı tahlillerle yanlış yollara düşmek mümkündür. Böylesine sıkıntılı bir ortamın oluşmasında, yalnız politikada değil, her alanda irtikâb edilen ağır hataların zemin hazırladığı açıktır. Aksi halde bu duruma gelmezdik. Krizi doğru görmek ve doğru çareler getirmek şarttır. Dış etkenlere de bakmalıyız. İstikrarsız bir Türkiye'nin arzu ve tercih edilebilmesi ihtimali küçümsenemez. Bu coğrafyada olanca jeostratejik ve askerî gücü, bizim farkında olmadığımız yahut kullanamadığımız potansiyeli ile Türkiye, acaba az önemli bir devlet derekesine itilmek için mi zorlanıyor?