Marksist ve ırkçı bir terör örgütü olan PKK, otuz binden fazla çoğu Kürt vatandaşımızın kanına girdikten sonra, KADEK adını aldı. Gûyâ siyasallaşmış ve komünizmden sosyalizme geçmişti. Kendi kendine Türkiye'ye karşı ateşkes ilan etti! Ancak Türkiye'nin Kürt asıllı vatandaşlarımıza haklarını tanımakta direnmesi(!) üzerine, 1 Eylül'den itibaren ateşkesi kaldırdı! Özellikle kentlerimizde eyleme geçeceğini duyurdu. İsveç'teki mahut küçük toplantıdan hemen sonrasıdır. O toplantıda, istedikleri takdirde Kürtler'e Hakkari ilimizde Türkiye'ye bağlı bir otonomi teklif eden Sevr Anlaşmasının ilgili maddesinin uygulanması dile getirilmişti. PKK hareketi, Türkiye'nin GAP'ı gerçekleştirmesini önlemek için bazı devletlerce oluşturulmuş bir örgüttür. KADEK'in bugün Türkiye içinde birkaç yüz, fakat Kuzeydoğu Irak'ta beş bin civarında militanı bulunuyor. Kuzey Irak'ta Amerika'dan otonomi vaadi alan Talabani ve Barzani, KADEK'i koruyorlar. Bu iki aşiretle bozuşmak istemeyen ABD, KADEK'li teröristleri bir türlü silahsızlandıramıyor. Ankara'yı ziyaret eden NATO ve Avrupa'daki bütün Amerikan kuvvetlerinin başkomutanı Orgeneral James Jones'a bu husustaki hassasiyetimiz, vurgulanarak anlatıldı. Gerek Osmanlı, gerek Cumhuriyet dönemleri Türkiyesinde Kürt asıllı pek çok cumhurbaşkanı, başbakan, orgeneral, yüksek yargıç, holding sahibi ve her mesleğin doruğunda insan yaşadı. Diğer vatandaşlarımızdan kıl payı eksik hakları olduğunu ileri süren, beri gelsin. Bugün de Kürt asıllı milletvekili ve bakan oranı, Kürt nüfusunun iki, hatta üç katıdır. Bunun dışında dil, yayın, öğretim hakları isteyenlere, yasalarımız çerçevesinde ve devletin kontrolünde, özel sektörce yerine getirilecek her türlü imkan verilmiş ve verilecektir. Zaten Türkiye, Avrupa Birliği'ne iyice yaklaşıp on bin dolar p.c. gelire ulaşınca, Kürt asıllı Türklerimizin aşırı talepleri tavsıyacaktır. O zamana kadar, kendilerine yaramaz işlere girmemeleri için dikkat edeceğiz.