Başkan Bush, İran'ın atom bombası tehdidi ile Orta Doğu'da Batı düşmanı totaliter bir radikal İslâm imparatorluğu kurmak peşinde olduğunu bildirdi. Vatandaşlarını uyardı. Orgeneral Hilmi Özkök de, genel kurmay başkanlığından ayrılırken yaptığı konuşmada, İran'ın atom bombası imalinin Türkiye'yi tehdid edeceğini vurguladı. Şam'da ABD büyükelçiliği basıldı. Eylemin arkasında kimler var, bilinmiyor. Böylesine bir gösteriyi Suriyeliler'den başkasının yapmıyacağını düşünmek yanıltıcı olabilir. Orta Doğu'da meseleler bu kadar basit değildir. Karmaşık, diabolik, hattâ karmakarışıktır. Analiz üstadı geçinen nicelerinin yanıldığı çoktur. Başkan Bush, Amerikalılar'ı, terörle mücadeleye çağırdı. Terörün büyümesi engellenemezse, gelecek kuşak Amerikalılar'ın çok korkulu bir hayat yaşıyacaklarını anlattı. Ama Amerikalılar dahil, Batı'nın müreffeh toplumları, harbden darbdan nefret ediyorlar. 20 yıl ara ile iki defa toptan intihar teşebbüsünde bulunan Avrupalılar, Amerika'nın elini tutmaya, tutamazlarsa hafifletmeye çalışıyorlar. Sıkışınca, askerî harekâtı Amerikalılar'a havale edip kendileri kenara çekiliyorlar. NATO, hemen hemen Amerika demek, Avrupa'nın katkısı gittikçe azalıyor. Amerika, Orta Doğu'da faaliyetini, İngiltere ve İsrail'e ilâveten Kürdistan ve Ermenistan ile yürüteceğe benziyor. Türkiye'yi de bu stratejik ittifaka almayı çok istiyor ama, Ankara'dan nasihat üzerine nasihat alıyor. ABD ile -her an klasik savaşa dönüşebilecek- psikoloji harbinin liderliğini yapan İran, mahut örgütlerle beraber, Batı'nın rahatlarının bozulacağı korkusunu büyütmeye çalışıyor. Batı'nın korkusunu o derecede arttıracağını ümid ediyor ki, sonunda teröre teslim olacağını düşünüyor. Amerika, terörün çıktığı coğrafyaya demokrasi ve ılımlı Müslümanlık getirmek gibi, biri diğerinden daha olmaz iki hayali gerçekleştirmek istedi. Şimdi, daha rasyonel ve daha klasik bir politikaya dönmek üzeredir.