Eski günahların gölgesi uzun olur. Siz Birinci Körfez Savaşı'nda kuzeyden Irak'a girmeyin... Yüz binlerce mülteciyi ve teröristi -ne demekse- akrabamız diye kabûl edin... GAP'ı tamamlıyacağınıza birkaç aileye on milyarlarca dolar hortumlatın.. Son Irak savaşı başlayınca, size stratejik müttefikim diyen cihan devletini aylarca oyalayıp sonunda hayır deyin... Yalnız askerden ve askerî güçten anlayan aşiretlere bilmem hangi renkte yasak çizgileri gösterin... Gafletin bu derekelerine düşerseniz, Bursa kadar Türk olan Kerkük'ü, aşiret reislerinin yağmasına açık bırakırsınız... Öz eleştiri yeteneğinden mahrum, öğünme ve sürekli karşı tarafı suçlama üzerine kurulmuş bir politikayı şiar edinmiş statükocu zihniyet, muhteşem bir milleti, böyle durumlara duçar kılabilir. Kerkük'ü isteyerek Türk âlemini, Musul'u isteyerek Arap dünyasını karşısına alan otonom Kürdistan, bu bölgelerdeki petrolü Amerika ile paylaşmak istiyor. Acaba Washington, böyle bir paylaşmaya razı mı? Üstelik Türkler'i ve Araplar'ı bütünüyle karşısına almaya hazır mı? Irak'ı kendi varlığına tehdit olmaktan çıkarmaya azimli İsrail ise, böylesine iştahlı bir Kürdistan'a ne der? Türkiye ile arası bozulmaz mı? Arap-lar'la ne mene bir barışa gidebilir? Kerkük'ü, Musul'u, petrolü, Osmanlı'nın Musul eyaletinin tamamını isteyen ve bu bölgeyi Güney Kürdistan ilân edip Güneydoğu Anadolu'nun Kuzey Kürdistan'lığını vurgulayan, otonom ve federal, konfederal veya bağımsız, yeni bir devlet, acaba olumsuz ve müzmin, ihtimal dehşetli ve sürekli ihtilâflarla Orta Doğu'nun altını üstüne getirmez mi? Amerika'nın Irak genel valisi Bremer, Türkmenler'i, Irak Hıristiyanları'ndan sonra zikretti. Geçici Irak yönetiminin tek Türkmen denen üyesi de, Türkçe konuşamayan ve Arap gibi düşünen bir hanımdır. Bu suretle Irak Türkleri, cismi var, ismi yok hâle getirilmek isteniyor. Saddamlı Irak bir belâ idi. Saddam sonrası Irak, belâların anası olmaya aday hâle geliyor. Eğer ortada Irak diye bir şey kalırsa...