Kıbrıs ve AB

A -
A +

Kıbrıs ve AB konularının biribiri ile ilişkisi bulunmadığı hususundaki resmi görüşümüzü daha fazla sürdüreceğimizi sanmıyoruz. Niçin! Çünkü bütün dünya ve bizim en yoğun münasebette olduğumuz ABD ile AB, bu fikirde değiller. Bundan önemlisi, görüşümüz gerçekleri yansıtmıyor. Katı gerçeklere oturtulan politika daha sağlıklıdır. Türkiye ve Avrupa tarihlerinde dahi sayılan en büyük diplomatların görüşü budur. Romantik dış politikalar, geçmişte Türk devletine çok zarar verdi. ABD ve AB Kıbrıs'ı çözümleyin ki AB ile bağlantınız gelişsin diyorlar. Bunu gittikçe daha açık, daha vurgulayarak söylüyorlar. Kıbrıs üzerinde bu derece ısrarı hukuka, hakkaniyete aykırı bulur, incinebilirsiniz. Ama, yeniden çok büyük fedakârlıkları göze almadan karşı görüşü reddedemezsiniz. Her hâl-ü kârda BM projesi bize sağladıkları bakımından da müzakere edilecektir. Elbette sakıncalı tarafları var. Bunları elimizden geldiği kadar düzeltip sonuca ulaşalım. Asıl sonuç, Kıbrıs'ın her iki kesiminde ayrı ayrı yapılacak referandumla, halk oylaması ile kesinleşecek. Rum veya Türk taraflarından biri kabul etmezse, ABD ve BM destekli BM planı, bütünüyle çöker. Ankara, BM planını aksaklıklarından arındırmaya çalışmalıdır. Son noktayı ise, siyasi irade koyacaktır. Başka bir dünya oluşuyor, adapte olamayanın canı yanıyor. Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti'nden sonra Letonya, Litvanya, Estonya, Slovakya, Slovenya, Romanya ve Bulgaristan'ın da 2004 yılında NATO üyeliğine kabulü kararlaştırıldı. 10 yıl önce bu Varşova Paktı devletlerinin NATO'ya katılacaklarını söyleyen çıksa, tedavi altına alınırdı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.