Kırmızı Hat

Türkiye devletinin üç kırmızı hattı vardır: Birincisi ırka, dine, mezhebe, coğrafyaya veya başka unsurlara dayanarak hiçbir bölgeye herhangi bir ayrıcalık tanımamaktır. Edirne nasıl yönetiliyorsa Hakkâri de aynı şekilde yönetilir. Bu yönetim şeklinde örneğimiz Fransa'dır. Kimse aklını Belçika, Almanya, İngiltere, İspanya modeline falan takmasın. İkincisi, laik demokrasidir. Hiçbir demokratik ilke laikliği ihlâl için bahane edilemez. Üçüncüsü, milletimizin büyük çoğunluğunca millî kahraman sayılan Atatürk sevgisidir. Atatürk'e sataşmak, milleti incitir, her zaman incitecektir. Atatürk ancak gerçek tarihçiler tarafından değerlendirilebilir. Türkiye'de rejimin kırmızı çizgileri bunlardır. Pek çok defa yazdık. Yazmakta devam edeceğiz. Bu çizgiler, fikir ve kalem hürriyeti dahilinde geçilebilir. Ama devlet ve rejim üzerinde şurasından burasından girerek uydurmaya çalışmak şeklinde bile uygulamaya konulamaz. Teşebbüs edenin eli yanar. Sonu hüsrandır ve başka hiçbir şey değildir. Bu uyarımız, elbette politikacılar ve Türkiye'yi yönetmeye soyunanlar, bürokratlar içindir. Fikir, san'at, ilim, medya mensupları için değildir. Bu zümreler, bugün değilse bile çok yakın gelecekte mutlak doğrudan saçmanın daniskası arasındaki uzun çizginin üzerinde, her şey söyleyip yazabilmelidirler. Bu ilkeleri açıkça ihlâl eden yazılar ve teklifler, devlet katında yapılamaz. Böyle hatalara düşülmemelidir. Avrupa Birliği ile müzakerenin arifesindeyiz. Türk devletinin temel ilkelerini ihlâl teşebbüsleri, dikkatimizi dağıtır. Türkiye bir Türk devletidir. Türkiyeli diye bir kavram ve kelime hiçbir sözlükte yoktur. Olmak ihtimali sıfırdır. Türkiye vatandaşlarının bütünü istisnasız Türk'tür. Türkiye, Yugoslavya gibi bir imparatorluk minyatürü değildir. Fransa'ya benzer bir ülkedir. Ana dilleri Türkçe olmayan Türkler vardır. Bunların alt kimlikleri Kürt, Çerkes, Boşnak, Arap, Laz, Alman, Amerikalı, hâsılı her şey olabilir. Hepsi eşit hukuku haiz vatandaşlarımızdır. Biribirimizle öylesine karışmışızdır ki, ayrılmamız mümkün değildir. Anadillerini koruyan vatandaşlarımızın her türlü ferdî kültürel hak ve faaliyetlerini serbestçe gerçekleştirebilmeleri çok tabiidir. Bunu sempati ile karşılarız. Bundan ötesi kırmızı çizgidir. Siyasete soyunup fiilen zorlayanlara, bu çizgiyi geçmelerini tavsiye etmem. Hiç etmem...