Irak'a komşu devletler dışişleri bakanlarının, aylardan beri beklenen kısa, fakat önemli konferansı İstanbul'da toplanıp dağıldı. Konferansın adını Irak'a Komşu Olan ve Olmayan Devletler şeklinde yazmak daha doğrudur. Zira Kanada ve Çin dahil, Irak'a en uzak bulunanlar bile konferansta idiler. Toplam 17 devlet + 5 milletlerarası kuruluş bir araya geldi. Birleşmiş Milletler'in çiçeği burnunda dost Güney Koreli genel sekreteri dikkat çekti. Mısır'ın Kızıldeniz'deki plajı Şarmu'ş-Şeyh'ten sonra bu defa İstanbul'da toplanan konferansın hedefi, onulmaz bir maraza çare aramaktı: Irak'ta barışı sağlamak... Hayal gibi bir şey... Afganistan'da bunca zaman barış ve birlik sağlanabildi mi? Biz, Türkiye'siz Irak sorununun çözülemeyeceğini ima etmek için konferansın İstanbul'da toplanması için çalıştık. Katılan devletleri PKK konusunda uyardık. İran dışişleri bakanı Menûçehr Muttakıy, önce Ankara'ya geldi. İstanbul konferansında Miss Rice'ın karşısında oturdu, birlikte yemek yediler, ama konuşmak bir yana, selâmlaşmadılar bile. Muttakıy, Türkçe bilir. Ankara büyükelçisi iken 28 Şubat'a sebep oluşturanlardandır. Şimdi Muttakıy, PKK'ya karşı Türkiye-İran-Suriye ittifakı teklif etti. İran'ın, tek başımıza Irak'a girmemizden çekindiği âşikârdır. İstanbul Konferansı her ne kadar bizim için başarı ise de, Irak meselesini çözmez. Irak'ın çilesi bitmemiştir. Bir millet aklını başına toplamalı, Saddam gibi manyaklara teslim olmamalıdır. Amerika, çerçeve bir Irak devletini muhafaza etse bile, ülkeyi üçe bölerek ve petrolünü istediği gibi yöneterek, askerini çekecek, nüfuzunu sürdürecektir. Üçlü bir Irak'ın da sulh ve sükûna erişmesi uzun zaman ister. Tamamen ayrışması, tekrar birleşmesinden çok daha kuvvetli ihtimaldir. Bizim fikrimiz budur. Türk dış politikası yeni oluşumlara hazır bulunmalıdır. Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan, Amerika'dadır. Bugün Başkan Bush'la tarihî görüşmesini yapacak. Pek çok devlet görüşmeyi ve sonuçlarını dikkatle izliyor.