Suudi Arabistan'ın 5. Kralı Fehd (Fahd) öldü. Fehd Türkçe'de bâbür denen en hızlı koşan kara hayvanı çok sevimli çita'nın adıdır ki Asya'da evcilleştirilerek avcılıkta kullanılırdı. Osmanlı'nın Necd Kaymakamı Abdülaziz Paşa, 1924'te Hicaz'ı ele geçirip kral oldu. 1932'de Suudi Arabistan Kralı adını aldı. Devlet "Vehhâbî şeriatı" ile yönetildi. Vehhâbîlik, 4 Sünnî mezhebin kronolojik bakımdan sonuncusu ve en muhafazakârı ve en az müntesibi bulunan Hanbelî mezhebinin aşırı ve yanlış şekilde yorumudur. Gerçek bir çöl kaplanı olan Abdülazîz İbni's-Suûd, 1953'te öldü. Sırasıyla tahta 1902, 1904, 1912, 1921, 1923 doğumlu olan 5 oğlu Suûd, Faysal, Hâlid, Fehd, şimdi Abdullah geçti. 1924 doğumlu diğer kardeş Sultan, veliahd ilân edildi. Bunlardan Kral Faysal, deha sahibi bir diplomat ve devlet adamı idi. Bir Türk'e bu kadar Müslüman devlet bulunduğuna bakmayın, bir devlet asırlar boyu oluşur, otuz kırk yılda devlet oluşmaz. Müslüman âleminde bir buçuk gerçek devlet vardır: Türkiye ile İran'dır demiştir. Şimdi Kral Fehd, 30 milyar dolar şahsî servet bırakarak öldü. Kardeşleri de aynı derecede servet sahibidir. Yeni Kral Abdullah, 82 yaşında, veliahdı 81 yaşındadır. Kurucu Kral Abdülaziz'in oğulları, bir sonraki kuşağa inemediler. Krallar gittikçe ihtiyarladı. Melik Abdülaziz'in 5 oğlu şimdiden 52 yılı doldurdu. Suudi hanedanı, zamanımızda ve tarihte hiçbir hanedanda görülmemiş derecede kalabalıktır. Osmanoğulları, bir tarihte babadan oğula geçen saltanat sistemini kaldırarak, hanedanın en yaşlı erkek üyesini tahta geçirmeye başlamış, bu yüzden Sultan Reşad gibi çok yaşlı hükümdarlar görülmüştü. Suudi Arabistan, Mekke ile Medine'yi yönetiyor. Ama prestiji ve yukarıda anılan serveti petrol yaptı. Dünyanın en büyük petrol rezervi bu ülkededir. En büyük petrol ihracatçısıdır. Petrolü Amerikalılar çıkarır. Devletin kuruluşundan beri ABD ile çok girift ilişkiler içinde yaşayan Suudiler, şimdi Amerika'yı sevmeyen ilk kralı tahta çıkardılar. Ama Melik Abdullah, ağabeyinin rahatsızlığı dolayısıyla zaten 10 yıldan beri devleti niyabeten yönetiyordu. Amerika'dan bağımsız bir politikaya soyunacağını sanmıyorum. Gene Başkan Bush'la kucaklaşacaktır. Aksi takdirde Amerika'nın, bu derecede petrole batmış bir ülkenin kopmasına rıza göstermeyeceği kesindir. Burada, günümüz politikasına giriyorum. Başka bir konu çıkmazsa yarın devam edeceğim.