Türkiye'nin zor bir dönem yaşadığı muhakkak. Zorlukların aşılması iktidardan, daha açık ifadeyle Başbakan Erdoğan'dan bekleniyor. Tehlikeli periyoda girmemizin en ağırlıklı sebebi ekonomik krizdir. Türkiye dışında oluştu. Türkiye dışında çözümlenecektir. Bize etkilerinin asgarîde kalmasına çalışmaktan başka çaremiz yok. PKK ve emrinde bulunduğu parti, diğer önemli meselemizdir. Düşük yoğunlukta savaştır. Savaşmak görevi silâhlı kuvvetlerimizdedir. İktidar ise projeler üreterek çare arıyor. Ergenekon davası, uzayıp, gidecektir. Birtakım adamların ülkede huzursuzluk oluşturarak darbe yapmak teşebbüsüdür. Darbe için silâhlı kuvvetlerimizden birilerini kandırmak da şarttır, 27 Mayıs'ta böyle oldu. Demokrasi askıya alınacak, Türkiye, dış âlemden tecrîd edilecek, sonra üçüncü beşinci sınıf adamlar asıp kesecekler, çalıp çırpacaklardır. Atatürk sembolü sömürüldükçe sömürülecektir. Muâsır medeniyet seviyesine ulaşmamız artık hayal olacaktır. İçlerinde birkaç idealist bulunabilir. Mutlaka masumlar da vardı. Ayırımı Yüce Mahkeme yapacaktır. Bütçeden sonra IMF anlaşması açıklanacak. Hükûmet (krizden Türkiye'ye menfaat sağlamak) iddiasındadır. Akabinde yerel seçimler atmosferine iyice girilecek. Açmazlar içindeyiz. Böyle bir zamanda çarşaflılar CHP'li olabilir mi? Kabîlinden düşük zekâlı münakaşalar, Ermenilerden özür dileyelim! teşebbüsleri gündeme gelebiliyor. Masum milletimizi suçlayarak Nobel almak açıkgözlülüğünü tekrarlamak mümkün değildir. Stockholm ve -Barış Ödülü'ne memur- Oslo Nobel akademileri aşırı sola bayılırlar, ama budala değillerdir. Dertlerimiz bundan ibaret değil. Yarın devam edeceğim.