5 Haziran kararı siyasîdir. Bir sistemi korumak amacı ve endişesi taşıdığı açıktır. Buna rağmen Anayasa Mahkemesi'nin asıl dava hakkındaki kararını sükûnet içinde beklemekten başka yollar denemek sakıncalıdır. Oluşan puslu havada sözde irtica gösterilerine soyunarak askeri harekete geçirmek isteyenlere dikkat kesilmelidir. Kaldı ki, Yüksek Mahkeme'den böyle bir karar beklemeyenleri, kararı sürpriz sayanları ben, Türkiye'yi anlamamakla tarif ediyorum. Türkiye'yi yönetmek görevi Sayın Başbakan'a aittir. Kararı nasıl algıladığını, bugünkü grup konuşmasında öğreneceğiz. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Köksal Toptan, senato tavsiye ediyor. Bu, günümüz için değil, krizden sonra ele alınacak bir öneridir. Milletvekili sayısının 400'e indirilerek 100 kişilik seçimle oluşacak bir senato kurulması ihtiyacını, bu sütunda 10 yılda 20 defa yazdım. Politikacılarımızın işlerine gelmiyor mu nedir? Senato, yepyeni bir anayasa işidir. Böyle bir anayasa sükûnet atmosferinde yapılır. Dr. Bahçeli'nin teklifi ise ilgi çekicidir. Ama Sayın Erdoğan'ın bu teklifi değerlendirmesi ihtimali hiç yok. MHP genel başkanı kısaca şunu diyor: "Başsavcı'nın suçladığı 34 milletvekili (ki içlerinde başbakan ve birkaç bakan var) AK Parti'de kalsın. Diğer AK Parti milletvekilleri yeni bir parti kursun. İçlerinden biri hükûmet oluştursun. Anayasa Mahkemesi'nden karar çıkıncaya kadar böyle bir yönetim devam etsin. Sonrası Allah kerîm!" Hâsılı politikacılarımız, demokrasi içinde çare tükenmeyeceği ilkesine uyarak artık açıkça rejim krizine dönüşen durumu düzeltmeye çalışıyorlar.