Krizi aşmak

A -
A +

Krizi aşmak için, içinde bulunduğumuz karmaşık ortamın kriz olduğunu kabûl etmek şarttır. Rejim krizi şeklinde tanımlamak, gerçeklere yakınlaşmamızı sağlar. Diğer bir şart, nasıl ve niçin oluştuğunu doğru teşhis ederek oluştuğu yerden hafifletmektir. Realiteden uzaklaştıkça kriz ağırlaşır. Tamamen haklı ve tamamen haksız taraflar yoktur. Krizin sadece Türkiye gündeminde kalması bile büyük zarar verir. Bizi dış politika, Avrupa, ekonomi gibi hayatî konularımızdan uzaklaştırır. Karşılıklı ithamlar, savunmalar, gündeme hâkim olur. En çok konuşan, yazan mı kazanır? Keşke öyle olsa! Haklı taraf mı kazanır? Son derece şüphelidir. TÜSİAD, Odalar Birliği, sendikalar gibi büyük millî kuruluşların, ortamı yumuşatmak teşebbüsleri çok faydalıdır. Ancak kriz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde çözümlenir. Aksi takdirde hakemler ortaya çıkar, biz çözeriz, zira siz çözemediniz derler. Krizi çözmekten sorumlu merci, hükûmettir. Çözemezse, çözememekle, hattâ çıkmasına sebep olmakla suçlanır. Demokrasiyi her türlü zarardan, hasardan masûn tutarak icrayı yürütmek, Yüce Meclis'ten güvenoyu almış hükûmetin görevidir. Krizin rejime bulaşması bütün dengeleri bozar. Referandum, son çare değildir. Hiç çare değildir. Daha vatandaşa, oylaması için hangi sorunun hangi cümle, kelime, nokta ve virgülle sorulacağı üzerinde çok büyük kavga çıkar, Millet ikiye bölünür. Türk demokrasisinin partiler mezarlığı hâline geldiği açık bir gerçektir. Bugünkü kavgada karşıtlarının AK Parti'yi kapatmak talebi, tâlî, ikinci derecede bir hedeftir. Asıl hedef, milletin çok açık oy oranı ile başbakan olmasını ve Türkiye'yi yönetmesini istediği Erdoğan'ı, politikadan uzak tutmaktır...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.