Krizi hafifletmek

A -
A +

Türkiye'de gerçek bir kriz oluştu ki, aylarca sürecektir. Bu müddet içinde ülkenin pek çok hayatî meselesinin ortada kalması muhtemeldir. Zira demokrasilerde iktidar partisinin, devletin en yüksek savcısı tarafından, en yüce mahkemeye kapatılması talebiyle sevk edilmesi, büyük bir sürprizdir. Bütün dünyada şaşkınlık doğurdu. Zararı azaltmanın tek yolu, krizi hafifletmektir. Cumhuriyet Başsavcısı, bir uyarı, bir para cezası değil, en ağır cezayı taleb etmiştir. Davanın bütün safhalarını soğukkanlılıkla izlemek, kitleleri heyecana vermemek, sabırla beklemek gerekir. Anayasal prosedür işleyecektir. Yüce Mahkeme, dava dilekçesini kabûl ettiği takdirde, AK Parti, savunmasını hazırlayacaktır. Ve ayrıca baş örtüsü davası gündemdedir. Başta AB ve ABD olmak üzere dış ilişkilerimizde bir aksaklık ihtimali, iç kargaşadan daha önemlidir. Cheney'nin ziyareti çok yaklaştı. ABD bu ziyaretten umduğunu bulamazsa, mutlaka bir terslik yapacaktır. İç krize dış kriz eklenmesi ihtimali ve iki krizin biribirini beslemesi, serinkanlılıkla atlatılmalıdır. Ne yapıp yapacak, demokrasiden asla vazgeçmeyeceğiz. Demokrasiden vazgeçmek, muâsır medeniyet seviyesinden uzaklaşmak demektir. Türkiye buna müstahak değildir, olmamalıdır. Unutmayalım: Demokrasi kendini savunur. Devlet kendini korur. Başsavcının açtığı dava, şahsî bir teşebbüs değildir. AK Parti hakkında, bilhassa baş örtüsü konusunda gittikçe radikalleşenlere tercüman olmuştur. Bu derece karşıtlığın sebeplerini, duygusal sözlerle değil, politikanın gerçekleri çerçevesinden çıkmayarak incelemek gerekiyor. Niçin? sorusunun doğru cevabını bulmadıkça kriz, büyüyerek sürüp gider.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.