Dünya devletlerinin 1 yıllık GSMH (gayri safi milli hâsıla) toplamı 56 trilyon dolar kadardır. Finans krizini onarmak için harcanan meblağın dünya toplamı ise 14 trilyon doları buldu, daha devam edecek. En büyük meblağları tabiatiyle Amerika Birleşik Devletleri ödedi. Mübalağaya kaçıldığı iddiaları var. İktidardan düşen Cumhuriyetçi Parti, bu tutumun serbest ekonomi sistemine aykırı olduğu, sosyalizme ve devletçiliğe kayıldığı eleştirilerini yapıyor. Devlet, bir çok finans kurumunda büyük hissedar durumuna yükselmiş. Dün, hisse senedi bile satın aldı. İktidardaki Demokratlar, krizi öngöremeyen finans yöneticilerine bile hâlâ büyük tazminat ödüyorlar. Gerçekten hayret vericidir. Yapılan eleştiriler karşısında bu ödemelerin bir kısmının ibtâli bahis konusudur. Bütün dünyada sosyalistler, her zaman, kapitalist sistemi kınamış, iflâsa mahkûm bulunduğunu iddia etmişlerdir. Ama kapitalist sistemin sonu gelmiş falan değildir. Fakat sistemin sömürüldüğü ve hatalı yönetildiği açığa çıktı. Önümüzdeki yıllarda kusurlar düzeltilecek, yeni bir dünya doğacaktır. Yalnız ABD ve Japonya gibi en büyük boyuttaki kapitalist devletler değil, hâlâ komünizmi savunan Çin ve nüfus problemi ile bocalayan Hindistan gibi kişi başına düşen gelirleri çok düşük ülkelerde bile kapitalizmin yerleştiği âşikârdır. Ortalarda bir yerlerde bulunan Türkiye ne yapacak? Nükleer enerjiye hayrettir hâlâ geçemedik. Barajlarımızı tamamlıyamadık. Gerekli sondajları yapamıyoruz. Yeşili ortadan kaldırmakta, sahillerimizi, sularımızı kirletmekte Avrupa birincisiyiz. Eğitime ne versek yetişmiyor. Nüfus artışımız, AB devletlerini korkutuyor. Gelişmiş ülkelere nisbetle daha bu gibi hayatî konularda yetersizliğimiz var. 10.000 dolar p.c. çizgisine geldiğimiz zaman hem ekonomimizin, hem demokrasimizin rahatlıyacağını sanıyorduk. Olmadı. 10.000 dolar yetmedi. Bizi kısa zamanda 20.000 dolara ulaştıracak sistemlere ihtiyacımız var.