Kriz sona erdi. İtiraf edelim, Türkiye'yi korkuttu. Avrupa'yı da korkuttuğu ortaya çıktı. Bir Avrupa devleti olan Türkiye'nin Avrupa'yı korkutacak krizler üretmesi tabiatiyle olumsuz hanemize yazıldı. Borsa endeksi 22 bine vurdu. Yoksul ve dertli halkımız sevindi. AB düşmanlarını ve iktidarı AB üzerinden vurmak isteyenlerin hevesleri kırıldı. Yüce Meclisimiz, Pazar günü toplanıp, zinasız, namuslu bir ceza yasası çıkaracak. Kopenhag ölçütlerini tamamladığımız, Avrupa Birliği'nin genişlemeden sorumlu üyesi dostumuz Günther Verheugen tarafından net şekilde kabul ve beyan edildi. Türk Devleti, ikinci sınıf bir demokrasi uygulamak şaibesinden kurtuldu. Şânına şan kattı. İki hafta sonra daha sevineceğiz. Ama sorumluluklarımız daha artacak. Dikkatli olacağız ve sakarlık yapmayacağız. Türk'ün geleneksel dikkatsizlik ve sakarlık hasletleri maziye karışacak. Bu defa Sayın Başbakan'ın zeka ve dirayeti ile Avrupa'nın sağduyusu bizi kurtardı. Sayın Erdoğan, büyük reformlarına zina bulaştıran müşavirleri kimse, herhalde icabına bakacaktır. Mesut Yılmaz'ı ehliyetsiz müşavirlerinin Yüce Divan'ın eşiğine getirdiğini, Tansu Çiller'i bir iki ehliyetli müşavirinin belâlardan kurtarıp rakiplerini ezdirdiğini hatırlatıyoruz. Avrupa Birliği'nden sonra en önemli ve âcil konumuz, Irak'tır. Daha genişleterek ifade edelim: Stratejik müttefikimiz olduğu halde stratejisinden uzak kaldığımız Birleşik Amerika'nın Büyük Orta Doğu projesindeki yerimizdir. Tezkere meselesindeki sakarlığımız, bize ağıra patladı. 2005 AB ile en derin müzakereler içindeyken, Orta Doğu, sınırlarını genişleterek önümüzde açılacaktır. Yeni sakarlıklar bizi Asya devleti durumumuzdan çıkarır. Türkiye'nin tarihî kaderi ise, Asya'ya rahatça uzanabilen bir Avrupa devleti olabilmesindedir.