Türkiye Cumhuriyeti bir Türk devletidir. Hiçbir basamakta Türkçe'den başka dilde öğretim ve eğitim yapılamaz. Önemli kültür dilleri dışındaki mahallî diller, seçmeli olarak bile öğretilemez. Bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel ilkelerinden biridir. İmparatorluk Türkiyesi'nde bile böyle idi. Ancak özel kurslarda, dünyanın bütün dilleri ve lehçeleri serbestçe öğretilebilir. İstisnasız her dilde ve her çeşitten kitap, dergi, gazete, radyo, TV yayını yapılabilir. Türkçe yayınların tabi bulunduğu aynı yasal hükümler, bunlar için de geçerlidir. Ne eksiği, ne fazlası... Devletler arası anlaşmalarla azınlık statüsünde bulunan 4 cemaat (Yahudiler, Ermeniler, Rumlar, Bulgarlar), müstesnadır. Onlar kendi okullarında, kendi dillerinde öğretim yapabilirler. Gerek bu okullarda, gerek büyük dillerde öğretim yapan okullarda, her basamakta Türkçe öğretilmesi temel ilkedir. Her vatandaşına istisnasız Türkçe öğretmek, Devlet'in görevidir. Hiçbir devlette yüzde yüz başarıya ulaşılamamışsa da, devletler, resmî dillerini bütün vatandaşlarına öğretebilmek için büyük çaba gösterirler. Gerek bu hususta, gerek Türkçe'yi Türkiye dışı ülkelerde yaymak konusunda Cumhuriyet millî eğitimi başarılı olamamıştır. Mahallî diller bakımından Türkiye, Fransa'ya benzer. Fransa'da ana dilleri Fransızca olmayan vatandaşlara verilen öğretim haklarını Türkiye de uygulayabilir. Fransa'nın çizgisi ötesine geçmek bahis konusu değildir. Zaten Türkiye, Avrupa Birliği üyesi ülkeler statüsüne girmek üzeredir. AB kriterleri, bizim için de geçerlidir. Bütün bunlar, Kürtçe için münakaşa ediliyor. Her basamakta Kürtçe öğretim yapan okullar açılsa bile, Kürdistan hedefi ile şartlanmış bulunanları tatmin mümkün değildir. Bağımsız devlet için direneceklerdir. Türkiye'yi daha epey uğraştıracak problem budur.