Kurultay ve partilerimiz

Olağanüstü kurultay sonrasında Cumhuriyet Halk Partisi'nin ağır yara aldığı ittifakla söyleniyor. Sayın Deniz Baykal'ın da verimsiz bir zafer kazandığı belirtiliyor. O Baykal ki, Türkiye'de devlete yön verdiklerini düşünen bazı güçler, 3 Kasım 2002 seçimlerinde Ecevit'in yerine başbakan çıkmasını kararlaştırmışlardı. Seçim günü yaklaştıkça AK Parti'nin büyük oy alacağı anlaşıldı. Türkiye'ye nizamat verdiklerine samimiyetle inanan üstatlar, hiç tahmin buyurmadıkları sürprizle karşılaştılar: Üçlü koalisyon artı Doğru Yol'un yüzde 10 baraj azmanını indirmek tekliflerini büyük fiyaka ile cevaplamaları sebebiyle AK Parti, 1954'ten beri görülmemiş milletvekili çoğunluğu ile geldi. Öyle ki, bazı illerde, listede son sıradaki adayını bile Yüce Meclis'e soktu. Baykal'ın, Erdoğan'la koalisyon yoluyla başbakan olamayacağından başka, Sayın Erdoğan'ın hükûmet kurmak için Baykal'a ihtiyaç duymayacağı ortaya çıktı. Yanlış tahminler yapılmış, yanlış hesaplar içine girilmişti. 1999 seçimlerinde de böyle olmuştu. Derin düşünce sahiplerimiz, Ecevit'i tek başına iktidar yapacaklarına emin idiler. Sayın Ecevit, 1 değil, 2 ortağa muhtaç kaldı. Avrupa Birliği'nin yüzde 10 barajı kaldırmayacağı âşikârdır. Üyeler arasında en yüksek baraj -Nazi korkusundan- yüzde 5 ile Almanya'dadır. Önümüzdeki seçimler için biz belki yüzde 7'yi kabûl ettirebiliriz. Bir sonraki seçimlerde ise, barajı yüzde 5'in de altına düşürmemiz gerekiyor. Demokrasi, bütün haşmetiyle üzerimize gelecektir. Ya güçlü partiler oluşturacağız, ya koalisyon âdâbını öğreneceğiz. Marjinal partilerin milletvekili çıkarmasından çekinmeyeceğiz. Ama marjinal partileri asla icraya iştirak ettirmeyeceğiz. Ve daha epey yol alacağız. Yerine oturmuş, oturduğu yerin icaplarına icabet eden güçlü bir Merkez Sağ ve güçlü bir Sosyal Demokrat partimiz olması gerekiyor.