Herkes ümide kapıldı, bu sabah Lübnan'da ateşkesin gerçekleşmesini bekliyor. İsrail'in bu defalık bu kadar deyip ateş keseceği sanılıyor. İsrail'in Lübnan'a bu derece kıyıcı davranması umulmazdı. Büyük çoğunluğu Müslüman çok Lübnanlı öldü. Güzel Beyrut bir defa daha yakılıp, yıkıldı. Lübnan ne yapmıştı ki? Belirli ve ağır bir suçu yoktu. İran'ın emrindeki Hizbullah'ı barındırmak, üstelik yüzde 15 oy verip meclisine sokmakla suçlanıyordu. Zavallı Lübnan ne yapsındı? Hizbullah'ı def, ilga, imha ve lağvedecek gücü yoktu. Akdeniz üzerinde İran hegemonyasına baş eğmişti. Lübnan'ın merhum Hariri gibi çeyrek asırda 5 milyar dolar yapan süper zenginlerinde vatan, millet mefhumları yerleşmemişti. Zaten vatan ve millet kelimelerine, kullandığımız manayı veren biz Türkleriz. Arapça'da, bizdeki anlamları yoktur. İsrail dünya kamuoyunda, Nazi soykırımı dolayısıyla kazandığı sempatinin epeyce bir kısmını harcadı. Sanıyorum Almanya bile bu kadar yeter demeye başlayacak ama, yüksek sesle söyleyemiyor, zira artık dış politikası Birleşik Amerika'ya kenetlendi. Kolay kolay çözülmez. Araplar, Lübnan'ın uğradığı felâketi soğukkanlı karşıladılar. Bizim bu kadar üzülmemize hayret ettiler. Arap devletlerinin Filistinliler gibi Lübnanlılardan da yaka silktiklerini biliyoruz. Zaten Arapların Yahudi düşmanlıkları gittikçe gerçeklerden kopup platonikleşiyor. Filistin ve Lübnan, Türk ve Türkiye meselesi değildir. Bunlar vaktiyle, bizim olurumuzu almadan, bize rağmen, bizden koparılarak, emperyalist devletlerin saçma sapan sınırlar çizerek oluşturdukları yapay ülkeler. Ama Lübnan için hiçbir devlet, Türkiye kadar üzülmedi. Bizim kadar gözyaşı dökmedi. Bizim kadar kızmadı. Ben Türkiye'den fazla üzüldüm diyen bir devlet varsa, telefonunu bekliyorum, özür dileyeceğim. Üstelik Türkiye, mazisinde Yahudilere karşı kötü davranmamış dünyada tek devlettir. Çok merhametsizliklere uğrayan, pek çok hakkı yenen milletimizin bu soylu duygusallığı karşısında gözlerim yaşarıyor. Yüce huzurunda tâzîm ile eğiliyorum. Arap-Yahudi didişmesinin daha yarım asır süreceğini de söylüyorum.