Lübnan'da buluşalım!

A -
A +

Lübnan'a gösterilen rağbet, büyük oldu. Herkes Lübnan'a koşmak, gitmek, o topraklara ayak basmak, o küçücük ülkede bulunmak, boy göstermek, bayrak dalgalandırmak istiyor. Türkiye kadar tereddüt geçiren, çekinen, çelişen, çekişen olmadı. Almanya hariç. Niçin mi? Almanya, Yahudi işine bulaşmak istemez. Zira 500 yıl önceki İspanya ve Portekiz'den sonra, son 5 asırda Musevilere en kötü davranan devlettir ve bu hususta Rusya ikinci gelir. Bu hatasını Almanya, bin yılda fethettiği doğusunda kalan bütün Alman ülkelerini ebediyen terk etmekle ödedi. Yahudi problemi olmayan ülkelere gelince, bu hususta biz birinciyiz. Kesinlikle birinci... Yahudi kompleksimiz yoktur. Musevilerle en iyi geçinen, onlara kucak açan devlet Türkiye'dir. Üçüncü Selim gibi bir şahsiyetin, çok saydığı hocalarından biri Musevi'dir. Yalnız Osmanlı'da değil, Cumhuriyet döneminde de böyledir. 5 asır önce İberya yarımadasından canını kurtaran Yahudileri nasıl buyur etti isek, Hitler'in Yahudi takıntısından dışarıya can atan olağanüstü değerli ilim adamlarına İkinci Cihan Savaşı yıllarında üniversitelerimizi açtık. Dünyayı titreten Hitler'in hışmından zerre kadar çekinmedik. Aferin bize!.. Gelelim Lübnan'a... İki faktör ağır bastı. Akdenizlilik ve Katoliklik. İtalya, Fransa, İspanya gibi büyük Katolik Akdeniz devletleri, Lübnan'a gitmek için can attılar. Hizbullah falan vız geldi. Lübnan nüfusunun üçte biri Maruni denen Katolik Arap'tır. Arapça'nın yanında bülbül gibi Fransızca konuşur, İngilizce de bilirler. Asya kıt'asında ülkesine göre yoğun Katolik başka bir yer bulmak isterseniz, kıt'anın tâ öbür ucuna Filipinler'e uzanmaya mecbursunuz. Fransa, tarihine pek düşkündür. Haçlılar döneminde bu toprakları Müslümanlardan alıp epey oturduğunu unutamıyor. Biz, unutkan millet olduğumuz, tarihimizi de pas geçtiğimiz için, orada asırlarca kaldığımızı çoktan ututtuk. Bizden sonra Fransa, Lübnan'da yeniden ancak çeyrek yüzyıl barınabildi. Ve tadı damağında kaldı, zevkine doyamadı... İtalya ve İspanya ise, biri Orta, diğeri Batı Akdeniz üzerinde bulundukları halde, biz de Akdenizliyiz havasına girdiler. Biz, Doğu Akdeniz'in büyüğü olduğumuzu aklımıza bile getirmedik. O kadar içimize kapanıp kalmışız ki... Lübnan'da; sahilde de, Cebel'de de, deniz üzerinde de Türk bayrağını dalgalandırmak bize yakışır. O topraklarda İsrail'in İran'la ve İran müttefiki Suriye ile savaşı, bakınız ne kadar ülkenin ilgisini çekti...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.