Majesteleri'nin Başbakanı Tony Blair'in ziyareti önemlidir. Haziran'daki NATO toplantısında İstanbul'a gelecek, Başbakanımızla, Dışişleri Bakanımızla zaten görüşecekti. Bu 17 Mayıs iş ziyareti, Türkiye'den gerçekten iş beklendiğini gösteriyor. Bazı marjinal vatandaşlarımız, ses bombasından acayip pankartlara kadar türlü çeşitli nesnelerle, İngiltere Başbakanı'na -eski tabirle- hôş-âmedî'de bulundular! Önümüzdeki ay, Başkan Bush'un da aynı nümayişlerle karşılanacağı şüphesiz ise de, NATO konferansı için sert tedbirler alınıyor. Aslında Sağ veya Sol, ne kadar marjinal olurlarsa olsunlar, bu insanlarımızın, cana ve mala zarar vermemek şartıyla, düşünce ve duygularını açıklamalarını, demokratik buluyoruz. Bayrak yakmak gibi aşırılıklara kaçmasalar, birtakım kafaların hâlâ nerelere takılı bulunduklarını daha iyi anlamamıza da yardım ediyor. Ancak Türk'ü küçük düşürecek hareketlere müsamaha bahis konusu değildir. Kim ki burasının Türk devleti olduğunu unutur, hatırlatma hakkımız doğar. 1940'a kadar cihan devleti olan İngiltere, ABD'nin en yakın müttefikidir. Pax Americana harekektinde, Amerika'dan sonra en büyük istifadeyi sağlayacaktır. İngiltere hükümdarı Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda dahil, iki düzine bağımsız devletin de hükümdarı ve dört düzine devletin toplandığı Britanya Camiası'nın lideri (head)'dir. Bunu unutmayalım. ABD Başkanı Reagan ile İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher'in (ki ikisi de hayattadır) taviz kabûl etmez üslûpta uyguladıkları ittifakın Sovyetler Birliği'ni dağıtacak güce eriştiğini de unutmamak gerekiyor. Irak'taki işkence rezaletine -bütün medenî milletler, bütün demokrasiler gibi- tepki göstermemiz tabiidir, insanlık borcumudur. 1056'dan 1918'e kadar yönettiğimiz, birlikte yaşadığımız Irak halkının zulüm görmesi bizi ayrıca incitir. Ancak ABD ile İngiltere stratejik müttefiklerimizdir. Buna göre davranacağız. Ve bize buna göre davranılmasını isteyeceğiz.