Mart'ın 3. haftasına epey karmaşık gündemle giriyoruz. Durgun sükûnetten iyidir diyelim. Londra'da G-20 Zirvesi'ne hazırlık olmak üzere 20 devletin ekonomi bakanları toplantısı sona erdi. Biz de katıldık. Daha çok evrensel finans krizi konuşuldu. Zirve'ye ise Başbakan Tayyip Erdoğan gidecek. ABD başkanı Obama, Almanya Şansölyesi, İngiltere Başbakanı gibi ileri gelenlerle konuşma fırsatı doğacak. Asıl görüşme Nisan başında İstanbul'da Obama ile gerçekleşecek. Olağanüstü önemli ve yön belirleyici olacak. Türkiye, NATO'ya daha büyük ölçüde katkıda bulunmaya karar verdi. Avrupa Birliği ile de çok vakit kaybettiğimiz çalışmaların artık büyük ve ciddi, elle tutulur hız kazanması gerekiyor. Bizden Kıbrıs Rum kesimine deniz ve hava limanlarımızın açılması için hükûmet taahhüdümüzü yürürlüğe koymamız isteniyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, dün öğle üzeri 5. Dünya Su Forumu'nda konuştu. Öğleden sonra Çırağan Sarayı'nda Forum'a gelen devlet ve hükûmet başkanları ile görüştü. Başbakan Tayyip Erdoğan, haftanın mitingini Tekirdağ'da başlattı. Mitingler, iktidar partisi lideri ve başbakan Erdoğan ile muhalif partilerin genel başkanları, bilhassa Baykal ve Bahçeli arasında karşılıklı pek çok şiddetli ithamlarla geçiyor. Eleştiri elbette demokrasinin temelidir. Eleştirisiz demokrasi göstermeliktir. Ama seçimden sonra, ne yapacaklarını, Türkiye için hangi hizmetleri gerçekleştireceklerini de net üslûpla anlatmaları gerekir. Bizim yerel seçimimizden sonra, 12 Haziran pazar günü, İran'da cumhurbaşkanı seçilecek. Amerika'yı ve İsrail'i tehdid eden Ahmedinejad yerine, ABD ve İsrail'le konuşabilecek bir kişinin seçilmesi umuluyor. Çin ise, kan ağlıyor. 1 trilyon dolara yakın ABD hisse senedi satın alıp biriktirmiş. Şimdi bu senetler epey değer yitirdi. G-20 zirvesini bekliyoruz.