Seçmenin, büyük Merkez partilerden Sağ partilere kayması, askerî darbelerin sonucudur. 1960 ihtilâlinde Merkez Sağ'ın kudretli temsilcisi, Türk demokrasisinin kurucusu, vatandaşın seçmenlik kimliğini öne çıkaran, liberal ekonomiyi savunan Demokrat Parti, siyasî hayatımızdan hoyratça çekilip çıkarıldı. 3 seçim kazanarak 10 yıl iktidarda kalmıştı. (1950'de yüzde 54, 1954'te yüzde 57, 1957'de yüzde 49 oy) 1961 seçiminde Merkez Sağ oylarını Adalet Partisi, Yeni Türkiye ve Millet Partileri ile paylaştı. Sonra diğer iki partinin oyları Adalet Partisi'nde birleşti. 1965'te yüzde 54, 1969'da yüzde 47 oyla tek başına iktidar oldu. Türkiye'nin madde coğrafyasını ikiye katladı. 1980 darbesinde CHP bile kapatıldı. Bütün partiler yasaklandı. 1983 seçimlerinde Anavatan Partisi yüzde 40'ı geçerek tek başına iktidar oldu. Türkiye'yi dış dünyaya açtı. Partiler yasağı kalkınca, eski liderler, 4 klasik partiyi yeniden kurdular. 2002 seçimlerinde Merkez Sağ'ı oluşturan Doğru Yol yüzde 9,2+ ANAP 5,2 =14,4 oy alarak her ikisi yani Merkez Sağ'ın tamamı Meclis dışında kaldı. Sağ partiler, Merkez Sağ'ın üçte iki oyunu paylaştılar. AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi gibi sağ partiler, bu oyu kendileri aldıkları için, bundan böyle Merkez Sağ'ı kendilerinin temsil ettikleri görüşünü ileri sürdüler. Halbuki partiler yelpazesinde Merkez Sağ'ın manası ve şartları bellidir. Sağ partiler, Merkez Sağ'a kaymaya heves bile etmediler. Buna müsait kadroları öne çıkarmadılar. Kitle partisi olmakta zorlandılar. İdeolojileri dışındakilere güvenmediler. Paylaşmaya hiç yanaşmadılar. Zayıf muhalefet, AK Parti'ye zarar verdi. Güçsüz muhalefet Çankaya'ya, yargıya, askere, basına yanaştı. Şimdi önümüzdeki seçimlerde güçlü bir muhalefet oluşması, ümidimiz vardır. Halkımızın üçte biri Merkez Sol'a tarafdardır. 3 dönemde bir iktidara gelebilecek güçte bir sosyal demokrat parti olmalıdır. Az kaldı. Partilerin vitrinlerini, aday listelerini göreceğiz. Niyetlerini, temayüllerini anlıyacağız. Ona göre konuşacağız.