Milletvekili partisinin genel başkanı ile, istediği zaman baş başa, teke tek konuşmak ister. Genel başkanın başbakan veya muhalefet lideri olması durumu hiç değiştirmez. Milletvekilinin görüşme isteğine en kısa zamanda cevap vermelidir. En makul müddet, ilk 24 saattir. Bu kuralı, ANAP'ın başına geçince, Mesut Yılmaz bozdu. Milletvekillerinden, Başbakan Yılmaz'la görüşemediklerini ilk duyduğum zaman, şaka sanmıştım. Şöyle demiştim: En basit, sessiz sedasız sayılan bir milletvekili, hiç beklenmedik anda öyle bir çıkış yapabilir ki, parti karışabilir. Genel başkanın uyanık bulunması gerekir. Kalabalık gruplara hakim olmak zordur. Bunu Sayın Demirel, henüz başbakan koltuğuna oturan Sayın Erdoğan'a söylemişti. Şimdi bakanlara ulaşılmadığından, hattâ bazı bürokratların milletvekillerini atlattığından şikâyete başlandı. Hattâ bazıları, Meclis Başkanı ile görüşemediklerini söyleyince, kulaklarıma inanamadım. Bir milletvekili, kendi partisinden olsun olmasın Yüce Meclis'e başkan seçtiği zât ile derhal görüşebilmelidir. Bu husustaki milletvekili şikâyetlerine çare bulunmayınca, rejime kadar intikal edebilen rahatsızlıklar hasıl olur. Milletvekili transferi gibi onda dokuzu şaibeli, hiç değilse münakaşa götürür girişimler artar. Bakan olamadığı, şahsî işini yürütemediği için küsen, gücenen, hır çıkaran milletvekillerinden bahsetmiyoruz. Normal ve demokratik bir milletvekilinin statüsü ve bizdeki uygulamasını anlatmaya çalışıyorum. Milletvekilini çağdaş imkânlarla donatan Devlet adamı, Özal'dır. 1980 öncesi meclislerinde milletvekillerinin ne ilkel şartlarda çalıştıklarını örneklerle anlatan eski parlamenterlere, bugünkiler inanamıyor, espri veya mübalağa yaptıklarını sanıyorlar. Bununla beraber Meclis'in personel kadrosu çok şişti. TRT kadrosuna döndü. Her başkan adam yükledi. Bu husus tasvip görmez. Parti lideri, milletvekilimle görüşecek vaktim yok diyemez. Teker teker görüşmelidir. Bu ayrıcalığı kötüye kullanan, işin tadını kaçıran, arsızlığa ve yüzsüzlüğe kadar vardıran milletvekili tipi de mevcuttur. Lider, bunlara da nasıl muamele yapacağını bilir. Sıkıntılı iştir. Ne çare ki parti genel başkanlığına soyunan bir siyasetçinin bu zorluklara katlanması gerekir. Bu yazı, partisini edepsizce eleştirerek istifa eden, başka partiye geçerek millî iradeyi çarpıtan milletvekillerini savunmak için yazılmadı. Liderlere yardımcı olabilmek için kaleme alındı.