Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ'un Harb Okulu'ndaki açılış dersi epey şümullü bir ders görünümünde olduğu için, üzerinde durmak gerekir. Sayın Başbuğ, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ulus devlet, üniter devlet ve laik devlet konularında taraf olduğunu, ne içimizde, ne dışımızda bu hususta tarafsızlık beklenmemesini vurguladı. Ulus Devlet'in millî devlet, daha açık ifadeyle Türk Devleti manasında kullanıldığını, okuyucularıma açıklıyorum. Her zaman yazdığımız gibi: Burası Türk devletidir. Kim bu gerçeği unutursa başarısız kalmaya mahkûmdur. Türk kavramı ırk belirtmez. Türk olmak için Türk aslından gelmek gerekmez. Bu gerçekleri tekrarlamak bile fuzulidir. Üniter devlet, yukarıdaki ilk ilkenin bir parçasından ibarettir. Mahallî kültürlerin muhafazası, üniter devlete aykırı şekilde kullanılamaz. Üniter devlet bahanesiyle mahallî kültürler de engellenemez. Laiklik, demokrasi gereğidir. Bu üç ilke de demokrasiye aykırı değildir. Demokrasiye aykırı tefsirler getiren açıkgözler makbulümüz değildir. Demokrasi dışında bir rejimi asla kabûl etmez, Türk'e hakaret sayarız. Atatürk'ü küçümsemek de ulus devlete aykırıdır. Şu iki rezerv ile: O dönemin uzmanı tarihçiler, Atatürk'ü ilmî ve fikrî bakımlardan serbestçe eleştirebilirler, zaten bu husus kaçınılmazdır. Bu eleştirilerde art niyet bulunmamalıdır. Art niyetli eleştiri zaten ilim ve ahlâk dışıdır. İkinci rezervi Paşamız, açılış dersinde işaret etmiş: Atatürk ilke ve inkılâpları, 1938'de donmuş, kalıplaşmış, sonuca ulaşmış değildir ve değişmez tabular hâline gelmemiştir. Devrin şartlarına, Türk devletinin ve milletinin yüce menfaatlerine göre geliştirilecek ve mutlaka muasır medeniyet seviyesine erişmek gayesi hedef alınacaktır. Bütün Atatürk ilke ve inkılâpları bu hedef içindir ve başka hiçbir şey için değildir. Demokrasilerde, yukarıda anılan ilkeler ve bu ilkelerin getirdiği rejim ve düzen, silahlı kuvvetlerin özel dikkatine sunulmuş, yasa ile bu görevler verilmiş değildir. Türkiye'de de zamanla böyle olacaktır. Türkiye'de laiklik, üniterlik, millîlik üzerinde konsensüs oluşunca lüzum kalmaz. Ancak bugün, bizi ileriye götürmekten alıkoyacak kötülüklerin ortaya çıkabileceği ihtimali varit görülmüştür. Askerin, siyasî iktidar tarafından harekete geçirilebileceğini unutmamak gerekir. Başbuğ'un konuşması ve 3 ilkesi Sayın Demirel tarafından desteklendi. İstanbul'da Harp Akademileri'nde ilk dersi Sayın Genelkurmay Başkanımız verecek. Gerekirse analizini yapacak, daha doğrusu ne anladığımızı ifadeye çalışacağız. Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanları da Başbuğ paralelinde konuştular. Zaten askerin hele bu konularda asla fikir ayrılığı olmaz. Türkçe ezan gibi, vaktiyle Gökalp'in yanıldığı bir büyük yanlışı tekrarlamaya ise katılmak mümkün değildir, olmayacak şeydir. Diğer haklı savunmaları zayıflatır.