Müzakere hazırlıkları

17 Aralık 2004 Cuma günü, Avrupa Birliği üyesi 25 devlet, Türkiye'ye müzakere tarihi vermek üzere, devlet ve hükûmet başkanlarını toplayacak. İki ay kaldı. Bu müddeti, en iyi şekilde değerlendirmek durumundayız. Asla bir sakarlık yapmamalıyız. Mutlaka bazı istekleri gerçekleştirmeliyiz. AB üyelerinin de uyum içinde bulunmaları, komplekslerinden kurtulmaları gerekiyor. Bilhassa Fransa'ya dikkat kesilmeli. Bir yanlış tutumun içine girebilir ki, kurucusu bulunduğu Avrupa Birliği'ni zor duruma düşürür. NATO ve Gümrük Birliği üyesi ve Avrupa Birliği'nin 40 yılık tâlibi Türkiye'nin farklı muamele görmesi, 17 Aralık'ta, evvelce verilen sözlerin tutulmaması, ülkemizi karıştırır. Avrupa Birliği taraftarları geriler. Avrupa muârızları güçlenir. Statükoculara gün doğar. En kötüsü, Avrupa müktesebâtı yönündeki demokratik reformlardan geriye kaymamızdır. Bu, bizim istikbalimizi karartır. Ancak, Avrupa'ya da çok zarar verir. Avrupa Birliği'nin genişlemesini, büyümesini, serpilmesini, açılmasını ve güvenliğini zora sokar. Türkiye'nin durumu, Avrupa devletlerindeki parti çekişmelerinden dolayı sapma gösterirse, Batı demokrasisi bile incinir. Zira o ülkelerin menfaatlerine halel gelir. Radikal eylemler ve terör, mutlaka azar ve alan genişletir. Zira Avrupa'nın ters tutumu, kendisine yabancı saydığı coğrafyalarla barışmaya niyeti bulunmadığı şeklinde tefsire uğrar. Zaten Asya-Afrika'da, Avrupalı adı sömürgeci, istilâcı, kapitalist, insan haklarına saygısız şeklinde algılanmaktadır. Çin'den Siyah Afrika'ya kadar Avrupalı'nın adı kötüye çıkmıştır. Türkiye'de ise, Avrupa'ya karşı böylesine bir duygu ve fikir yoktur, oluşmamıştır veya çok marjinaldir. Türkiye'nin özelliği budur. Bunu fark etmeyen Avrupalı, gaflet denizinde yüzmektedir. Avrupa, 17 Aralık'ta, yalnız Türkiye için değil, Avrupa için de dönüm noktası bir karar vereceğinin farkındadır. Bunca kıyl-ü kaal, bu hususun idrak edildiğini gösteriyor.