Nasıl bir savaş?

Savaş yaklaşıyor. Türkiye, şu veya bu ölçüde katılacaktır. Türkmenler'in haklarını korumak ve Kuzey Irak'ta Bağdad'dan ve Arap coğrafyasından kopmuş bağımsız bir Kürt devletini önlemek durumundadır. Bu konularda söz sahibi olmak için, Birleşik Amerika'yı desteklemek gerekiyor. Birleşmiş Milletler, savaş sırasında -rakamı nasıl tesbit ettiler bilmiyorum- 900.000 Iraklı'nın komşu devletlere sığınacağını hesaplamış. Önemli kısmı, Türkiye'ye gelmek istiyecektir. Türkiye'ye girmeleri kesin şekilde önlenmelidir. Geçen Körfez savaşında yaptığımız hatayı tekrarlamıyacağız. Şu anda Kuzey Irak'ta 15.000 askerimiz ve zırhlı birliklerimiz var. Bu kuvvetin savaş başlayınca 1 kolorduya yükseleceği tahmin ediliyor. Kaçan Iraklı nüfusun Irak topraklarında tutulup BM kamplarında geçici iskânı için yeterlidir. ABD, Türk askerinin Kerkük, Altınköprü, Erbil, Musul gibi merkezlere sarkacağından endişeleniyor. Irak savaşı, kısa müddet içinde bitecek. Ülke ABD egemenliğine girecek. Amerika ne yapacak? Çeşitli planları var. İnşallah yüzüne gözüne bulaştırmıyacak. Savaş sonrası, savaştan daha çetin geçecektir. Washington'ın, Rusya'nın -sözde kalan protestolar dışında- müdahalesini önliyecek tavizlerde bulunduğunu sanıyorum. Tayyip Erdoğan'ın şu sırada 170 kişilik bir heyetle Rusya'yı ziyareti, Başkan Putin ve Rusya Başbakanı ile görüşmesi çok iyi oldu. Avrupa Birliği'ne gelince, Fransa yumuşayacaktır. Almanya ise, Amerika'nın Körfez hâkimiyetine temelden karşıdır. Ancak yapacağı bir şey yok gibidir. Savaşı az zararla, kolayca ve kısa müddette atlatacağız. Bu arada Kıbrıs meselesi de kucağımızdadır. Savaşı, Saddam'ın iktidardan çekilmesi ve Irak'ı terk etmesi önliyebilir. Fakat milletlerinin hukukunu gasbeden diktatörler böyle davranmıyorlar. Akacak kan, ölecek insan, yanıp yıkılacak ülkeleri, onlar için değer taşımıyor.