ABD Savunma Müsteşarı Paul Wolfowitz'in Türkiye hakkındaki sözleri, iki Türk gazetecisi ile yapılan bir sohbet mahiyetinde olsa da, büyük yankı buldu. Dışişleri Müsteşarı Marc Grossman'ın (ki eski Ankara büyükelçisidir) söyledikleri ile teyid edildi, vurgulandı. Her ikisinin de Türkiye dostu şöhretlerini belirtmek gerekir. Ama dün medyamızda epey fırçalandılar. Söylenenleri ölçüsüz, hattâ bazılarını saçma bulmak mümkündür. Belirli bir maksat için belki isteyerek böyle bir üslûp kullanılmıştır. Devlet adamı ve centilmen diplomat ifadesinden fazla, arkadaşça hususî ve hissî bir konuşmaya benziyor (zaten öyledir.) Ama, Powell'ı ılımlılıkla suçlayan Wolfowitz'in onun yerine dış işleri bakanı olması ihtimalini de unutmamalıyız. Samimiyetle bizi uyarmak ve kaybetmemek istediği şeklinde anlamak, nihayet konuşanın elbette Amerikan çıkarlarını savunacağını hatırlamak gerekir. Amerika'nın Türkiye'yi, başka devletler gibi, ABD'ye servis veren bir ülke şeklinde algıladığını gösteren en şiddetli cümle, cihan devleti mertebesine yükselenlerin sapıklığa yaklaşan telakkileri için karakteristiktir. Grossman bizi böbürlenmekle suçladı. Ayni ithamı bizim Wolfowitz için yapmamız mümkündür. Amerika'nın, Kuzey Irak'taki zaruri Türk menfaatlerini sürekli pas geçmesinin, tezkere krizinin sebeplerinden birini oluşturduğu muhakkaktır. Ama şimdi, üstelik eski ve zaman zaman en yakın dostumuz olan dünyanın süper devleti ile kan davasına girişecek falan değiliz. Amerika'nın da, çok önemli bir devletle karşı karşıya bulunduğunu hatırlaması iyidir. Clinton bunu biliyordu. Çevremizdeki pek çok ülke, bizim dünki eyaletlerimizdir. Karşılıklı ilişkilerin bozulduğu kadarını hızla onarmak için iki tarafın samimi gayretleri, iki taraf için de sonsuz faydalar sağlıyacaktır. Aksi takdirde Türk düşmanları gibi Amerikan düşmanları da bayram edecektir. Wolfowitz, hiç bir resmi sıfatı bulunmayan Tayyip Erdoğan'ın, Beyaz Saray'da Başkan Bush'la başbaşa görüşmesini sağlayan kişidir. Pax Americana'nın 1 numaralı fikir adamıdır. Rumsfeld ve Bush'u yönlendiren odur. Ne demek istediğini, Pazartesi günü yazacağım.