Yarın Cumhuriyet'in 85. yılı... 1933'te 10. yılı 15 milyon yoksul Türk, şeref ve gururla, Atatürk'le beraber kutlamıştık. İnişli yokuşlu yollardan geçerek bugüne gelen 70.500.000 Türk, hiç de huzur içinde değiliz. Huzurumuzu kaçıran büyük sebep, 1945 sonrası dünyasının en büyük finans krizini yaşamamızdır. Bunu önlemek tabiatiyle elimizde değildi. Serpintilerinin az zarar verdiği ülkelerden biri olmakla teselli buluyoruz. Diğer bir sebep, PKK terörünün yeniden azmasıdır. Bir diğeri, Avrupa Birliği konusunda bocalamamızdır. Hakkımızda düzenlenen yıllık ilerleme raporu, hâlâ yayınlanamadı. Avrupa Birliği ile çağdaş demokrasiye, refaha, zenginliğe, uygarlık düzeyine çıkabileceğiz. Alternatif olarak gösterilen yollar ise, Türkiye'yi çıkmazlara sokmak demektir. 85 yıllık cumhuriyetimizin karakterine, nasıl bir rejim olduğuna katı gerçekçilikle değil, fanteziler oluşturarak bakılagelmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Atatürk-Gökalp felsefesine göre kurulan bir devlettir. Doğrudan cumhuriyet Atatürk'ün fikridir. Fakat vasıfları, Gökalp'in Türkçülüğün Esasları'nda yazdıklarıdır. Bu rejimin karşıtı şeklinde Erbakan-Kısakürek felsefesi ortaya çıktı. Türkiye bu iki sistemi benimseyenlerin krizini yaşıyor. Tayyip Erdoğan, millî görüş denen sistemi reddederek iktidara geldi. Dün, Erdoğan, Erbakan tarafından bir defa daha şiddetle ithama uğradı. İlki cumhuriyetimizin karakterini değiştiren, komünizmi getiren, silâhlı kuvvetlerimizi politikaya çeken, diğer ikisi de ağır sonuçlarla türlü olumsuzluklar taşıyan üç askerî darbe, Merkez Sağ'ı darmadağın etti. Erbakan'ın başbakanlığında bilhassa Libya ve İran'la münasebetlerin şekli, Türkiye'nin onuruna dokundu. Dördüncü darbeye davetiye çıkarıldı. Demirel'le Ecevit'in siyasî tecrübeleri ve ânında müdahaleleri ile, az bir zararla atlatıldı. Şimdi iktidarın laikliğe karşıtlıkla suçlanması, yargı yoluyla darbedir. Sayın Erdoğan'ın ve Sayın Gül'ün bugün için alternatifleri yoktur. Heveslerini kırmak, enerjilerini azaltmak Türkiye'ye zarar verecektir. Eleştiri hakları elbette saklı kalmak üzere yargı kararlarına uyacaklardır. Dışarıdan bastıran ve içimizden fışkıran krizleri, yeni bir seçime kadar, bu iktidar önleyecektir. Şüphesiz pervasız değil, dikkatli olacaklardır.