New York Konferansı

New York'tan ne çıkacağını kestirmek için derin zekâya da, büyük tecrübeye de hâcet yoktur. Görünen köy kılavuz istemiyor. Türk heyeti Kıbrıslı veya Türkiyeli, yanlış üyelerden seçildi. Annan Planını biz beğenmiyorsak, Yunanistan ile Güney Kıbrıs, beğenmemekle kalmıyor, nefret ediyor. Ama korkarım, New York Konferansını karşı taraf işte gördünüz Türkler barış istemiyor şeklinde noktalayacak. Biz sadece feryadı basacağız ki, ülkemiz dışında en küçük yankısı duyulmayacak. Bizim sistemimizde Başbakan, uçan kuştan sorumludur. Kıbrıs'ta bir kaza halinde Tayyip Erdoğan suçlanacaktır. Bu kaza Avrupa ile ilişkilerimizi bozmak derecesinde gelişirse, AK Parti iktidarı münakaşa edilecektir. Bana göre önümüzdeki mahallî seçimlerde AK Parti, milletvekili oylaması ile eşdeğer tutulan il genel meclisi üyeliğinde yüzde 50'ye çok yaklaşacaktır. Ancak dış politikanın girift yapısının getireceği karmaşa içinde Başbakan, böyle bir zaferin tadına varamayabilir. New York'a giden heyetin terkibi, bize, yetkilerinin tamamını kullanmak istemediği şüphesini vermiştir. Rumlar'ı çok seven Perulu ekselans Alvaro de Soto'nun Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'ni etkileyen tutumu, BM Güvenlik Konseyi'nin Denktaş'ı vaktiyle -mutat dışı- ismen suçlamış bulunması, Kofi Annan'ın 'Konferans'ın her safhasını, sorumlu olduğu Güvenlik Konseyi'ne sunacağını peşinen bildirmesi, New York görüşmelerinin çetin geçeceğinin göstergeleridir. Eski günahların gölgesi uzun olur. Kıbrıs konusuna 30 yıl içinde epey fırsat çıktığı halde nokta koyamamış, üstelik bütün dünyaya istisnasız çözümsüzlük çözümdür yüce felsefesinin şampiyonu gibi görünmüş iseniz, bu acemiliğinizin, meşru haklarınızdan kayıplar verdireceğini ve millî hukukun savunmasında zorlanacağınızı bilmeniz gerekiyordu. Bilmeyenlerin politikada işleri neydi?