Nükleer enerjide 40 yıl gecikmemiz, Türkiye'nin ileri ülkeler ekonomisi çizgisine ulaşarak çağdaş uygarlık düzeyini yakalayamamasındaki sebeplerin başlarında gelir. Bu derecede vahîm bir politik hata değerlendirmesiyle tarihe geçecektir. Nükleer enerji, birkaç defa santral kurma aşamasına gelip çok çirkin şekilde sona ermişti. Tarih bunu da yazacak. Nükleer enerji, çevre şuurunun bütün şartları yerine getirilerek elde edilecektir. Bitki, hayvan, turistik mekân, tarihî mahal asla zarar görmeyecektir. Hükûmet çok uyanık ve kararlı davranmalı, açıkgözlülüğe karşı pek dikkatli olmalıdır. Artık kesin ve kararlı şekilde ele alınmalıdır. Vakit tükenmiştir. Bir kaç nükleer santral Türkiye'ye yetmez. Zaten bir kaç santrale birden başlamak lâzım. Zira kısa zamanda işlemeye açılmaları mümkün değildir. Türkiye'yi 10'dan aşağı nükleer santral kurtarmaz. Bu hususu kafalarımıza yerleştirelim. Yer çok iyi seçilmeli. Çevre, tarih'le beraber tamamen korunmalı, hiçbir zarar görmemelidir. Yapılanın Türkiye için hayatî zarureti halka iyi anlatılmalıdır. Yaygaraları pas geçmek gerekir. İran'ın nükleere başlamak üzere olduğu da unutulmamalı. Bu durumda, bulunduğumuz coğrafyada nükleer yarış başlayacak. Meselâ Suudi Arabistan'ın bizim önümüze geçmesi, millî ayıbımız olur, Türk'ü çok üzer. Millî savunmamızı olumsuz etkiler. Türkiye böylesine bir ayıbı kaldırmakta zorlanır. Herkesin, iki büyük partinin iki büyük yöneticilerinin, çok seyircisi bulunan Uğur Dündar yönetiminde kim bilir hangi edebî uslûb içinde tartışacakları açık oturuma kilitlendiği bugün, artık bu defa nükleer santral işine ciddiyetle başladığımız ümit ve heyecanı ile konuya girmemizi, okuyucularım afvedeceklerdir.