Olağanüstü kurultay ve Amerika faktörü

A -
A +

Daha önce de belirttiğimiz gibi, Cumhuriyet Halk Partisi olağanüstü kurultayı, Deniz Baykal'ın tekrar seçilmesi ile sonuçlandı. Yazımızı parti yönetimini belirleyecek dünkü öğleden sonraki oturumdan önce kaleme alıyoruz. Genel Başkan'ın karşısındaki Mustafa Sarıgül, önemli sayıda oy aldı. Bu sayıya, Sarıgül için değil, daha fazla Baykal'dan kurtulmak için ulaşıldığına eminiz. Sol partilerin iç yapılanması bizim uzmanlık alanımızın dışındadır. Bizi, sol partilerin aldıkları oy oranları, iktidara etkileri, ne biçim muhalefet yaptıkları, iktidara katıldıkları takdirde icradaki hata ve sevapları ilgilendirir. Ancak bu yazımızda, Baykal'ın partinin başından uzaklaştırılması hareketinin arkasında Birleşik Amerika'nın bulunduğu iddiası hakkındaki düşüncelerimizi sunmak istiyoruz. Washington, 1 Mart tezkeresi konusunda kendisine tavır alan Türk devlet adamlarını ve kurumlarını listelemiş ve bunlarla uğraşmaya karar vermişse, işimiz zordur. Emin olunuz, Amerika'nın işi daha zordur. Fakat Amerika bu çeşitten teşebbüsler yapmakla adı çıkmış bir devlettir. Her politikacıya, Amerika karşısında uyanık ve dikkatli bulunmayı halisane tavsiye ediyorum. Hele cihan devleti haline geldikten sonra, eskisine nisbetle işi azıtabilir. Mazide neler yaptıkları hakkında bu satırların yazarına inanmayan liderlerimiz, bu hususta çok derin tecrübeye sahip Sayın Demirel ve Sayın Ecevit'le görüşebilirler. Onlar belki bir şeyler söylerler. Bununla beraber Amerika'nın gücü genel seçimlerde ve parti büyük kongrelerinde sandığa egemen olamamıştır. Bu gerçeğin de altını çiziyorum. 1 Mart tezkeresindeki hatamız açıktır ve Türkiye'ye ağıra patladığı artık görülüyor. Türkiye'yi İngiltere ve İsrail gibi tabii stratejik müttefiki gören ve hesaplarını, planlarını buna göre yapan Amerika, elbette önce şaşırdı, sonra kızdı. Ama incinmesinin gerçek sebebi; Meclis oylaması ve Meclis oylamasına götüren iç gelişmelerimiz değildir. Birlikte hareket etmek üzere Amerikalılar'a güneydoğumuzda toprak satmak, kiralamak, sonra tam teçhizatlı birliklerini bir ay İskenderun Körfezi'nde bekletmekti. Bu tavrımızı unutması ancak İran ve Suriye hareketinde alacağımız duruma bağlıdır. Mısır ve Pakistan'ın, Rusya ve Fransa'nın yapmadığı işi üzerimize alıp Suriye ve İran'ı lafla olsun savunmaya kalkarsak, sakın Washington'dan "doğru söylüyorsun kardeşim" demesini beklemeyelim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.