Amerika, müttefikleri ile beraber, haydut devletler listesine aldığı devletlerle savaşmıyor. Kuzey Kore, Küba, Suriye, İran bu listededir. Amerika ve müttefikleri, milletlerarası terör örgütleri ile savaşıyorlar. Bu örgütlerden Hizbullah ile Hamas, Filistin'de, Lübnan'da Suriye'de üslenmiştir. İran'a ve Şîî bir azınlık yönetiminde bulunan Suriye'ye bağlılar. Amerika, Irak'ta ve Afganistan'da, Sünnî bir şerîat iddiasındaki el-Kaide ve ona bağlı Tâlibân ile savaşıyor. Türkiye ise, PKK ile kapalı bir savaş içinde. PKK, Amerika'ya ve İsrail'e karşı değil. Amerika ile savaşmıyor. Amerika ile birlikte savaşmaya can atıyor. Güneydoğu Anadolu'yu Türkiye'den koparmak istiyor. Marksist ve ırkçı olması bakımından, şerîat düzeni getirmek gibi bir iddiası yok. Anlı şanlı devletlerin, onlara hayat veren hasım devletler yerine örgütlerle savaşmaları, 21. asra damgasını vuran bir tarihî gelişmedir. El-Kaide, Tâlibân, Hamas, Hizbullah ve benzerleri ne istiyorlar? Hepsinin müşterek iki talepleri var: İsrail, Yahudilerini Filistin'den çekip geldikleri ülkelere taşısın ve bütün Filistin'i Araplar'a geri versin! İkinci talepleri: Amerika, Asya'dan el çekip kendi kıt'asına dönsün! Asya'yı Asyalılara bıraksın! Petrol, demokrasi ve Yahudi aşklarından vazgeçsin! Aslında mücadele, derinlemesine işleyip gelişen bir ABD-İran savaşına benziyor. İran, örgütlerin her iki isteklerine katılmasının dışında, atom bombası yapacağını da bildiriyor. Enerji deposu bir ülkenin, nükleer enerji çalışmaları yaptığını iddia etmesi kabule şayan değil. Mücadele aslında cihanşümûl olmakla beraber Orta Doğu'da cereyan ediyor: Afganistan'da, Irak'ta, Filistin'de, Lübnan'da... Daha geniş bir coğrafyaya yayılmaması için nice devlet gayret gösteriyor ama, hoş ve boş konuşmalar ve uygulanmaz yarım kararların ötesine gidilemiyor. Berabere biten savaş, tarih kanunlarına uygun değil. Savaşlar, bir taraf galip, diğer taraf mağlûp şeklinde sona erer.