Başkan Obama'nın Irak'ı ve Afganistan'ı boşaltmayacağını sürekli yazdım. Afganistan'da NATO güçlerini arttırmaya çalışacaktır. Kırgızistan'daki Manas üssünü kaybettikten sonra, Orta Asya'da yerleşeceği yer Güney Türkistan (Bend-i Türkistân) denen Kuzey Afganistan'dır (Mezâr-ı Şerîf, Belh vs). Pakistan'la daha yakınlaşacaktır. Amerika, Irak'tan bir miktar asker çekecek. Birkaç yıl içinde Irak'ı boşaltacak. Kuvvetlerini çok takviyeli kara, hava, deniz üslerinde toplayacak. Irak'ta kim kiminle kavga ediyor, pek karışmayacak. Irak'ta Arap yönetimi, bu defa Sünnîler yerine Şîîler'in de epey ağırlıkla katılacakları şekilde tekrar başlayacak. Bu yönetim, Kuzey Irak'ın büyük bölgesini kapsayan Barzâni ve Talabanî idaresindeki otonom Kürdistan'la baş başa kalacak. Araplar, coğrafyalarından bir parça kopardıklarına inandıkları Kürdistan otonomisi ile hiç iyi geçinmeyeceklerdir. Amerika, Arapları gücendirmemek için, Kürtleri eskisi kadar himaye etmeyecektir. Fransa'ya gelince, Lübnan ve Suriye gibi Irak'a da sokulmak niyetindedir. Arap ülkelerinde ABD-İngiltere paylaşımına kısmen de olsa katılmak istiyor. Nicolas Sarkozy, Paris'te Hüsnü Mübârek'le görüşüp, Türkiye'yi Arap işlerinden uzak tutmak için anlaştı. Sonra ansızın Bağdad'a gitti. Cumhurbaşkanı Kürt lideri Celâl Talabâni ve Arap milliyetçisi Irak başbakanı Nuri Mâlikî ile konuştu. Bir Fransa devlet başkanının Irak'a ilk ziyareti şeklinde vurgulandı. Bununla beraber Sarkozy, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine karşı çıkmaktan vazgeçiyor gibidir. Bazı politikacılarımız Jacques Chirac'ı (Jak Şirak) gücendirmek dirayetsizliğinde bulunmuşlardı. Dostumuz olan Chirac da uzun başkanlığının son aylarında giderayak anayasa tadili yaparak Türkiye'nin AB üyeliği için Fransız halkının referandumunu şart koşmak gibi bir kalleşlik irtikab etti. Dış politika hata kaldırmaz.