Avrupa Birliği geçen hafta yalnız Yahudi ve Ruanda katliamlarını soykırım kabûl eden bir yasa yayınladı. Rusların İkinci Cihan Savaşı'nda Polonya subay ve astsubaylarını ormana götürüp elleri arkalarında bağlı halde istisnasız 7000'ini mitralyöz ateşiyle öldürmesi, Polonya'nın ısrarına rağmen soykırım kabûl edilmedi. 1915'te Ermenileri biz, Berlin genelkurmayının tavsiyesi üzerine imparatorluğumuzun Beyrut, Şam, Bağdad eyaletleri gibi Doğu ve Orta Anadolu'dan daha şenlikli bölgelerine götürdük. Türkiye vatandaşı Ermeniler, erkekleri silâh altında bulunan köyleri, hatta Van gibi eyalet merkezimizi basarak yüz binlerce Kürt'ü, kadın, çocuk, ihtiyarı işkencelerin en alçakçaları ile öldürdüler. İki kolordusunu buzlara gömmüş Üçüncü Ordumuz, Rusların karşısında geri çekilirken, arkadan vurdular. Müttefikimiz Berlin Genelkurmayı, bizden, hâlen ve muhtemel savaş alanlarındaki Ermenileri güney eyaletlerimize sürmemizi istedi. (Başkumandan vekili Enver Paşa'nın genelkurmay başkanı zaten ünlü bir Alman generali idi ve Berlin'le haberleşerek iki müttefiki koordine ediyordu). Ermenileri bin yıllık yerlerinden yurtlarından ettiğimiz (aile fertleri sürgünde biribirinden ayrılmadı), yolda Kürt aşiret süvarilerinin intikam duygularından koruyamadığımız için üzgünüz. Ama özür dilemek ne demek? Her devlet isyan halindeki, devletine silâh çekmiş, vatandaşlarını öldürmüş teb'asına ne yaparsa, biz de öyle yaptık. Ziyâ Gökalp'in dediği gibi bir mukaatele (karşılıklı biribirini öldürme) olayıdır. Kaldı ki Ermeniler, 1915'ten sonra da çok Türk kanı döktüler. Başbakanlarımızı, büyükelçilerimizi öldürdüler. Daha birkaç yıl önce Azerîleri kitle halinde kesip biçtiler. Kısa keseyim: Sayın aydınlarımız bir tepkiyi vurgulamak istediler ama, yaptıkları iş, Ermenilerde aleyhimize kullanılacaktır, şüpheniz olmasın!.. Kaldı ki, tarih ilminin gerçeklerine aykırıdır.