Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan'ın Hindistan ziyaretinden sonra, geçen hafta sonunda İstanbul'da bir Türkiye-Pakistan-Afganistan zirvesi yapıldı. Pakistan'la ilişkilerimiz, Pakistan devleti kurulduğundan bu yana mükemmelin bile üzerindedir (Pakistan'a ilk büyükelçi olarak Türkçe'nin gelmiş geçmiş en büyük şairini göndermekle sevgimizi belirtmiştik). Hindistan'la da dostuz, Pakistan'a yakın durmamız engel değildir. Bin yıl kaldığımız ülkelerdir. İki çok önemli devlet arasındaki anlaşmazlık, Keşmir meselesinden kaynaklanıyor, devam ediyor ve bizi üzüyor. Hem Pakistan'ın, hem Hindistan'ın yüzü Batı'ya dönüktür. ABD ile de yakındırlar. Pakistan, ABD askerinin Afganistan'daki teröristleri Pakistan topraklarında da takibi sebebiyle şikâyetçidir. Ancak sebep, terördedir. Bombay eylemi, Asya'nın 11 Eylülü şeklinde algılandı. El-Kaaide ve bağlantısı çetelerle Tâlibân, Pakistan ve Afganistan'da cirit atıyor. Pakistan ile Afganistan'ın arasının açılmasında terör faktörü ağırlıklıdır. Geçen hafta İstanbul'da Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, Pakistan'ın genç ve yeni cumhurbaşkanı Âsıf Ali Zerdârî ile Afganistan cumhurbaşkanı Hamîd Karzâî'yi buluşturdu, barıştırdı. Asya'da barış için önemli girişimdir. Nitekim Başkan Bush, Abdullah Gül'ü telefonla aradı, teşekkür etti. Pakistan'la Afganistan iyi geçinmek durumunda bulunan iki Sünnî Müslüman devlettir. Afganca (Peştû) konuşan Afganların yarısı Afganistan'da, yarısı Pakistan'da yaşamaktadır. Pakistan'ı oluşturan 4 federe otonom eyaletten kuzeydekinde Afganlar yaşar, Afganca -Urduca ve İngilizce yanında- resmî dildir. Bu eyalet, Afganistan'ın güneyine bitişiktir. Afganistan'da Amerika'nın kurduğu hükûmet güçsüzdür. Bizzat Karzâî "Benim hükmüm Kâbil'den dışarıya geçmez" demiştir. Modern Afganistan'ın oluşmasında son dönem Osmanlı'nın ve Türkiye Cumhuriyeti'nin emeği vardır. Kuzey Afganistan, Güney Türkistan'dır. Mevlânâ, Belh doğumludur.