Saraylar dışında dünyanın en pahalı meskeni, Londra'nın güney banliyösünde 138 milyon dolara satılan Updown Court biliniyordu. Bunu Birleşik Amerika'da 100 ilâ 135 milyon dolar değer biçilen 3 ev izliyordu. Türkiye'de Boğaziçi'nde bir yalı 100 milyon dolar, Fransa'da en pahalı ikametgâh ise Nice (Nis) banliyösü Cap Ferrat'ta ancak 65 milyon dolardı. Updown Court 15.000 metrekare arazi üzerinde 103 oda, 22 banyo, helikopter pistli idi. Londra'da Halis Toprak'ın yaptırdığı malikâneye ise 99 milyon dolar değer biçilmiştir. İftihar ettik! 99 milyonluk evlerde oturanlarımız çoğalsın temennisinde bulunduk! Az ötede hâkan-halîfelerimizin çocukları sürünüyorlardı. Boğaziçi'nde Şehzâde Burhâneddin Efendi Yalısı ise, 2787 metrekare üzerinde 64 odadır. Sahibi Saadettin Erbilgin, bu yalıyı 100 milyon dolara satışa sunmuştu (Hürriyet, 24.2.2007). Hâlen hayatta bulunan eski bir bakanımızın eşine ait Sarıyer'de 1562 metrekare bahçede yer alan 3 katlı köşk 28 milyon YTL'ye önümüzdeki 25 Haziran günü satışa çıkarıldı. Sakın kaçırmayın! Bütün bunların mütevazı rakamlar olduğunu, 60 milyar dolar servetiyle dünyanın en zengin kişisi sayılan Hind asıllı İngiliz iş adamı 57 yaşında Lakshmi Mittal kanıtladı. Londra'da 7400 metrekare bahçe içinde 3 katlı saray yavrusu bir köşke tam 232 milyon dolar saydı. Dikkat buyurunuz, hepsi yeni zenginlerdir. Yoksul babaların gençliklerini zor şartlarda yaşayan çocuklarıdır. Hiçbirinin aristokrasi ile uzaktan ilgisi yoktur. Dolar milyarderi bir Japon sanayicinin evini görmüştüm. Şatafatsız döşeli 5 oda, 1 sofa idi. Yerleşmiş servet sahipleri, daha mütevazı yaşıyorlar. Hârûnürreşîd'le aşık atmaya tenezzül etmiyorlar.