Partileri tanımak

19 partimiz, seçime giriyor. Biribirlerini itham bâbında söz esirgemiyorlar. Yüce Meclis'e girebildikleri takdirde, Türk milletine ve devletine hangi hizmetlerde bulunacaklarını belirtmiyorlar. Bilhassa dış politikada izleyecekleri yolu bilmek istiyoruz. Zira dış politikada son derecede nazik, kritik, hassas bir dönem yaşıyoruz. Doğru yönetebilirsek ufkumuz açılacaktır. Yanlışlar yaparsak çocuklarımızın istikbali daralacak, hattâ kararacaktır. Bu konuda sayın Rahşan Ecevit, imalarda bulundu. AB, ABD, Irak ve Kıbrıs için aynı ters, hiç değilse yetersiz fikirlerini sürdürdüğü anlaşılıyor. Bu zihniyet Türkiye'yi içine kapatır, dünya ile ilişkilerini asgarîye indirir. Kesinlikle yaramaz ve büyük, altından kalkamayacağımız zararlar verir. Hanımefendi'nin IMF'den kurtulmamız gerektiği fikrine ise katılıyoruz. IMF'ye bağlılığın az gelişmişlik simgesi olduğu açıktır. Hiç bir gelişmiş devlet IMF'ye bağımlı değildir. Üçlü koalisyon döneminde üst üste gelen tarihimizin en feci iki ekonomik krizi için IMF bizi uyarmamış, sesini bile çıkarmamıştır. Sayın Deniz Baykal, Avrupa Birliği ve global ekonomi için olumlu konuştu. Bu iki hususta Adalet ve Kalkınma Partisi baş çekmiştir. Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi de karşı olmadığını ifade ediyor. O halde iki parti arasında, Türkiye'nin kârlı çıkacağı bir yarış geçecek. Zira bu iki partinin Meclis'e girmesi kesindir. Demokrat Parti'ye gelince, Sayın Ağar'ın Sayın Çiller'den kurtulmak istemesini de, Sayın Mumcu'nun Sayın Mesut Yılmaz'ın adı anılınca tüylerinin ürpermesini de anlıyoruz. Çiller-Yılmaz çekişmesi, milletçe canımıza okudu. O günlere dönmek isteyenler bulunmaz. Partilerimizden açık vaatler bekliyoruz. Ne yapacaklar, Meclis'te ne işleri var? Öğrenmek istiyoruz. Sakın millete yalan söylemeye kalkmasınlar. Artık seçmen, gerçekçileri palavracılardan tefrik edebiliyor.