PKK ve ABD

PKK hareketlendi. İki defa isim değiştirdi. Her isim ayrı ayrı hem Avrupa Birliği'nin, hem Amerika Birleşik Devletleri'nin terör örgütleri listesine alındı. Kuzey Irak'ta bir dağa çıkıp merkez kampını kurdu. Terör ile -hem de cihanşümûl çapta- savaşa girdiğini bağıra çağıra ilân eden Amerika, Irak'ın efendisi bulunmasına rağmen, PKK'ya dokunmadı. Gün gelir lâzım olur diye düşündü. Örgütün dağdan inenleri, Kerkük ve Musul şehirlerine yerleşmeye bile başladı. Bu şehirlerdeki Türk ve Arap Iraklılar'ı korkutup kaçıracaklar. Bu kıpırdanmaların ve Türkiye'yi yeniden terör ile tehdidin Amerika'ya rağmen yapılmasını imkân dahilinde görmüyoruz. Washington kusura bakmasın. Yanılıyorsak, yanıldığımızı -lâfla değil fiilen- göstersin. Yazımın başlığında, ABD gibi bir cihan devleti ile PKK gibi resmen terör örgütü ilân ve kabûl edilen bir zümrenin isimlerini yan yana getirdiğim için, üzülüyorum. Yanıldığımı anlarsam, başlığı sevinerek değiştiririm. Pekiyi Amerika ne yapmak isitiyor? Bu husustaki görüşümüz şöyledir: Haziran ayı sonunda Amerika, ağzından baklanın bir kısmını olsun çıkartarak Türikye'den önemli, çok önemli şeyler isteyecek. Tabii karşılığında vaadlerde de bulunacak. Ama statükonun değişmesinin Ankara'da hoş karşılanmıyacağını, belki hayret, hattâ dehşet uyandıracağını çoktan anladı. PKK'nın hareketlenmesinin turizmimizi etkileyeceği gibi, iç savaş hâlindeki bir devletle AB'nin müzakereye başlamıyacağı açıktır. İşte bu güçlü gerekçeleri sergileyip acaba Amerika, Ankara'yı kendi isteklerine karşı yumuşatmayı mı planladı? Türkiye'yi Avrupa dışına atmak için içeriden çalışanlar olduğu gibi, dışarıdan çalışanların varlığı da tabiidir. AB üyesi Türkiye'nin sınırlarının münakaşa konusu yapılamıyacağı hususu, dostumuz ve hasmımız epey devleti düşündürmektedir. Olayların gelişmesinin şüphemi boşa çıkarmasını diliyorum. Bu şüphe gittikçe büyür ve Ankara'ya sirayet ederse ne olur? Bunu da o zaman konuşuruz.