Emniyet teşkilâtı, bütün devletlerde vazgeçilmez temel kuruluşlardandır. Asayiş ve vatandaşın her türlü güvenliği şehirlerde ve kasabalarda, emniyet kurumunun güvencesi altındadır. Kır kesiminde bu görev Jandarmanındır. Polisin görev ve yetkileri, ilgili yasalarda belirtilmiştir. Millî olan Türk Polis Teşkilâtı, eskisinin yerine, Fransa örnek alınarak, 1846'da Sadrâzam Büyük Reşid Paşa tarafından Sultan Abdülmecid'in fermânı ile kuruldu (zabtiye, zâbıta, emniyet dendi). Başına bir mareşalin atanması, verilen ehemmiyeti gösteriyor. İmparatorluk, Mütareke ve Millî Mücadele, Cumhuriyet, Demokrasi dönemlerinde hayatî önemi hiç azalmadı. Son yıllarda şehirlerde, bilhassa dünya mega metropolü olan İstanbul'da, bir ölçüde Ankara başta, asayiş bozuldu. Zira polis, bir kısmı düzeltilmeye muhtaç reform yasaları ile, yeni bir uygulamaya sokuldu. İşi zorlaştı. Sayı bakımından -Avrupa şehirlerine nisbetle- yetersiz hâle geldi. Maaş ve çalışma şartları, berbatlaştı demeyeyim, açıkça kifayetsiz duruma düştü. Vatandaşın şikâyeti arttıkça arttı. Ayyûka çıktı. Geçenlerde Ankara'da eski adalet bakanlığı müsteşarı, hâlen Yargıtay üyesi ve genel sekreteri, derin bir savcılık tecrübesi de bulunan Dr. Uğur İbrahimhakkıoğlu'nun evi, yanındaki iki iş adamına ait evle birlikte güpegündüz soyuldu. Hırsızlar aranıyor. Kapkaççı çeteler, şehirlerimizi altüst etti. Sokağın, mahallenin, hattâ caddenin, meydanın güvenliği bozuldu. Demek, Türk emniyet gücünün, esaslı reforma ihtiyacı var. 60 kuruluşun postacılık angaryasını üzerinden alacaksınız. Ki aslî görevine vakit bulabilsin. Hükûmetimiz, çok geç de olsa, mağdur durumdaki yargının maaşlarını düzenledi. Şimdi sıra polise gelmiştir. Seçimlerden önce bu reformu gerçekleştirmesi gerekir. Yılda 5.652.000 tebligat yapan bir polisten, asayişe vakit ayırmasını beklemeyiniz. Polisin işini güçleştiren, engelleyen yasa maddelerinin bir listesi Yüce Meclis'imizin yüksek takdirlerine sunulmuştur. Her gecikmenin, çok vatandaşımızın canının yanması ile sonuçlanacağı elbette unutulmayacaktır.