Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan, "Avrupa Birliği'nde bugün ulaştığımız noktadan geriye dönüş olmayacaktır" dedi. Bu söz, Avrupa Birliği'nin her yıl Türkiye hakkında hazırladığı mahut ilerleme raporunun epey gecikmeden ve hayli pazarlıktan sonra yayınlanması münasebetiyle söylendi. Zira Avrupa Birliği müzakerelerine önem vermeyip vakit geçirdiğimiz hususundaki eleştiriler, genelleşmeye başlamıştı. İzmir'den New York'a giden Başbakanımız, Güvenlik Konseyi'ne Türkiye'nin seçilmesi münasebetiyle BM üyesi devletlerin temsilcilerine ziyafet verecek. Başkan Bush'un yemeğine katılacak. Türkiye'nin de üye bulunduğu 7 zengin ülke+Rusya+12 Önemli Ülke'den oluşan 20'lerin toplantısında bulunacak. Dünya ekonomik krizi görüşülecek. Oradan Hindistan'a resmî ziyareti... Bu trafik elbette olumlu ve Türkiye'yi tanıtmak, savunmak, dostluklar kurmak ve perçinlemek için birbirinden önemli. Başbakan'a teşekkür etmeliyiz. Ama devletimizin geleceği ve milletimizin istikbali Avrupa Birliği üyeliğimize bağlıdır. Sayın Başbakan'ın hangi şart altında olursa olsun AB'den vazgeçmemiz mümkün değil, söz konusu olamaz demesine güveniyoruz. Gereklerinin âcilen yerine getirileceğinden kuşku duymuyoruz. İlerleme raporundaki eleştirilenlerin lehimize olmadığı âşikârdır. Yıllar boyu yerine getirmediğimiz, kesinlikle yerine getirmemiz için hiçbir millî sakınca taşımayan vecibelerin gene sıralanması bizi üzüyor, endişelendiriyor. AB üyesi olamayan Türkiye'nin Avrupa kıt'asındaki yalnızlığını, sınırlarımızın münakaşa konusu yapılacağını, Ermeni ve Kürt şımarıklıklarından başka atom bombalı İran'ın tafrasını düşünüyoruz. Bu durumdan, nice zamandan beri gelip geçen bütün iktidarları, duraklama dönemlerimizi sorumlu tutuyoruz. Aynı statükocular, ulusalcılar ve saireler, Türk milletinin birkaç yıl önce yüzde 70 oranındaki hevesini de kırdılar. Hırvatistan'a üyelik tarihi veriliyor. Asrın soykırımını yapan Sırbistan'a davetiye çıkarılıyor. Türkiye yerinde sayıyor. Bu tablonun büyük sakıncası, çağdaş uygarlık düzeyi millî hedefimizin pas geçilmesidir. AB üyesi olmadığımız takdirde hiçbir problemimizi istediğimiz sonuçlara ulaştıramayacağımızı öngörmek zor değildir.