Referandum

A -
A +

Avrupa Birliği anayasasını referandum denen halkoyuna sunmak fikri yanılmıyorsam Jacques Chirac'tan zuhur etti. Halbuki devletlerin geçmişinde en önemli muahedeleri bile meclislerde oylanır, devlet başkanı usulen onaylar, olur biter. Çoğu, halkoyuna sunulsa idi redde uğrar, tarihin akışı değişirdi. Ama Avrupa Birliği'nin kudretli adamı ve en tecrübeli politikacısı Chirac, her iki meclisinden akarsu gibi geçirebileceği anayasa adı takılan mahut metin için referandum diye tutturdu. Gerçekte kendi şahsı ve 2 yıl sonraki seçimde 3. defa cumhurbaşkanlığı için halk oylaması istedi. Valery Giscard d'Estaing gibi karîhalı mutaassıp bir kişinin düzenlediği kalın bir kitap hacmindeki anayasa, AB üyelerinin milli devlet vasıflarını ve iradelerini sınırlayabilen kısıtlamalarla doldurulmuştu. Fransızlar, Hollandalılar bunu sezdiler ve koskocaman birer 'Hayır' dediler. Kaldı ki Fransız halkının -karakteri icabı- başbakanlığı hariç kendisine başkanlık için 21 yıl iktidar vermeyeceğini Mösyö Chirac'ın herkesten iyi bilmesi gerekirdi. Demokrasi bâbında Fransa'dan geri kalmaktan (!) korkan Avrupa ülkelerinden bazıları da referandum kararı almasın mı? İngiltere dahi bu hevese kapıldı. Anayasası hiçbir devirde olmamış, bugün de olmayan, demokrasisini anayasaya ihtiyaç duymadan sıradan yasalar ve sağlam gelenekler üzerine kurarak gül gibi geçinip giden İngiltere'nin halkına, bütün ana ve baba yasaları bağlayıcı bir anayasayı kabul ettirmek teşebbüsünü bir düşününüz! Euroyu reddeden bir İngiltere, hükümetin istifasını gerektirecek bir referandum tehlikesi atlattı. Akıllı Avrupa devletleri, sızıltısızca, gürültüsüz patırtısız meclislerinden geçirivermekle yetindiler. Chirac'ın şan ve şerefle, başarı ile dolu siyasi hayatı da bu suretle sonun başlangıcı safhasına girdi. Acısını Türkiye'den çıkartmak gibi bir zillet, bu kadar büyük bir adama yakışmaz. Zira referandumların güdümlü olduklarını, sorulan soruya göre oy verildiğini, yani aynı sorunun iki ayrı şekilde sorulmasıyla iki ayrı cevap elde edilebileceğini Chirac gibi tarihi ve Fransa tarihini iyi bilen bir devlet adamının hatırdan çıkarmaması lazımdı. Ama siyasi ihtirası, bilgisine üstün geldi. Yorulmuştu, halkını ikna edemedi. Referandumların rejim değiştirici ve daha çok totaliter yönetimler için kullanılmış bulunduğunu değerlendiremedi. Ola ki, referandumla oynamaya kalkışmayalım. Zira referandumda sorulan soruya, soruş üslubuna göre oy atılır. Soruyu başka şekilde sunarsanız, tersi sonuç alırsınız. Kavga gürültü olur, rejim tehlikeye girer. AB'de çıkan kriz, Fransa'da 6. Cumhuriyet'in altyapısını oluşturdu.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.