Referandum sonrası

Fransız seçmeninin yüzde 70'inden fazlası sandığa gitti. Ve ancak yüzde 45'i 'Evet' dedi. Avrupa Birliği Anayasası, yüzde 55 oy ile reddedildi. Mecliste oylansa idi, Fransız parlamenterlerden olumlu oy çıkacaktı. Ancak halk, 850 sayfa tutarında 447 madde içeren, hukukî dille kaleme alınmış bir anayasa metnini benimsemedi. Eski Fransa Cumhurbaşkanı Giscard d'Estaing'in başkanlığında bir heyet 5 yıl çalışarak bu çetrefil, çok bağlayıcı, oldukça müphem dayatmalarla dolu anayasayı hazırlamıştı, ama beğenilmedi. Yarın Hollanda'da benzer referandum yapılacak. Anayasa, Hollandalılar'ın takdirine sunulacak. Müşahitler, Fransa'daki sonucun çıkmasının daha muhtemel olduğunu söylüyorlar. İngiltere de referanduma gitmek istiyordu. Şimdi Başbakan Blair, Avam Kamarası oylaması ile yetinmenin daha doğru mu olacağını incelemeye aldı. Hâsılı Avrupa'da kafalar karıştı. Hemen onarma ve düzeltme teşebbüsleri başlayacaktır. Avrupa Birliği bozulacak değildir. Ama Başkan Chirac artık 2007'de üçüncü defa cumhurbaşkanlığına aday olmayacaktır. De Gaulle muakkibi ve tilmizi büyük bir devlet adamı, siyasetten çekilecektir. Zira Fransız, 14 yıldan fazla bir iktidarı kaldırmaz. Aslında hiçbir demokratik ülke kaldırmaz. En iyileri bile bıkkınlık oluşturur. Kitle psikolojisi böyledir. Avrupa'daki kafa karışıklığı, dünya politikasında Birleşik Amerika'nın etkisini arttıracaktır. Bu husus kesindir. Türkiye'de de aynı gelişme bahis konusudur. Washington ile Ankara'nın arası düzelecektir. Ama kimse mahut 2. Tezkere'nin reddinden önceki sıcaklığı beklemesin. Zira AK Parti iktidarı, böyle bir dönemeci almak hevesinde görünmüyor. Fransa'da referandum oldu. Yarın Hollanda... Ve başka devletler... Biz ne yapacağız? Büyük bir azimle, kıvırtmalara kalkışmadan, AB karşıtlarına kulak asmadan, 3 Ekim için hazırlanacağız. Fransa'da referandum oldu diye 210 yıllık millî hedefimizden vazgeçecek değiliz. Muâsır medeniyet seviyesine mutlaka ulaşacağız. Bu millet, ikinci sınıf bir devlette yaşamak için yaratılmadı.