Birleşmiş Milletler'in 59. dönem (yıl) açılışı için New York'ta bulunan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 40'a yakın devlet ve hükümet başkanı ve dışişleri bakanı ile görüştü. Mülakatların yarıdan fazlasının talebi, karşı taraftan geldi. Zira Türkiye'ye ilgi, rekor düzeyine çıktı. Her alanda rekora gitmeliyiz. Yüce Meclisimiz bunu başardı. Türkiye'nin gelişme ve ilerleme metodu ile değil, ancak sıçrama suretiyle muasır medeniyet seviyesine erişebileceğini söyleyen Turgut Özal, haklı idi. Çağdaş uygarlığı temsil eden Batı, yetişilmesi zor bir ilerleme gerçekleştirmiş, İkinci Cihan Savaşı'ndan bu yana sürekli hamlelerle refah toplumları oluşturmuştu. Bizim yetişmemiz, sıçramalara ve rekorlara muhtaç hale geldi. Bunu yapacağız. Çevremiz, bizimkine zıt rejimlerle yönetilen, eski eyaletlerimizle dolup taşıyor. Kurulduğundan bu yana en kritik sürecini yaşayan Suriye bile, kamyonlarımızı durdurup biz Türkler'e kötü muamele yapıyor. Irak'tan ve İran'dan geri kalmak istemiyor. Şark kafası işte budur. Biz de aynı kafa ile zebun bulunmuşsak dahi, artık bu fasit daireden huruç (kısır döngüden çıkma) çabası içindeyiz. Demokrat, hür, laik, liberal, müsamahalı, millî kültürüne layık olduğu ağırlığı vermek kapasitesinde bir Türkiye, Türk olarak asırlarca yönettiğimiz Bengladeş'ten Afrika'nın derinliklerine kadar olan ve bugün Amerika'nın Büyük Orta Doğu adını taktığı muazzam coğrafyada, örnek modern devlet olmak yolundadır. Beğenenler, bizi izler. Avrupa ve Amerika, bu misyonu ısrarla Türkiye'ye yükledi. Bu suretle büyük bir bölgede barışın yayılmasına çalışacağız. Bugünki sınırlarımız da asla münakaşa edilmeyecektir. Zira milli sınırlarımız olması dışında, Avrupa'nın hududu ve serhaddi durumuna geleceğiz. Vaktiyle NATO'nun sağladığından daha kesin güvenceler içinde yaşayacağız. Dünya'ya açılmak üzere bulunan bir ülkede yaşıyoruz. Dünya medyasında artık gazetelerin birinci sayfasındayız.