Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan'ın Rusya ziyaretinin sonuçları başarılı olduğu derecede anlamlıdır. Başkan Putin'in -İstanbul'u pas geçerek- Ankara'ya yaptığı yoğun, fakat çok kısa ziyaretin iadesi mahiyetindedir. Ankara görüşmeleri, bu defa Moskova'da, daha kararlı şekilde teyid edildi. Samsun-Ceyhan boru hattı üzerindeki mutabakat, İstanbul ve Çanakkale Boğazları'ndaki korkutucu derecede tehlikeli tanker tarafiğini hafifletecektir. Vladimir Putin'in, derhal Birleşmiş Milletler genel sekreteri Kofi Annan'ı telefonla araması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne ambargonun haksızlık oluşturduğunu söylemesi, Atina ve Güney Kıbrıs'ta ters karşılandı. Rusya'nın BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimî üyesinden biri bulunduğu ve şimdiye kadar Kuzey Kıbrıs Türkleri'ne sert davrandığı hatırlanmalıdır. Bunlar derecesinde belirgin olmamakla beraber Başkan Putin, Azerbaycan'la anlaşması için Ermenistan Cumhuriyeti ile konuşacağını vaad etti. Ancak bizim tarih bilgimiz, Taşnaklar'ın, Taşnaklar'dan başka hiç kimseden öğüt dinlemedikleri merkezindedir. Taşnaklar ise Ermeniler'i 110 yıldır felâketten felâkete sürükledi. Bu hükmümü kabûl etmeyen Ermeni tarihçisini tarih ilmi, kendi sınırları dışına fırlatıp atar. Türk-Rus ticaret hacminin iki üç yıl içinde 25 milyar dolara çıkacağı anlaşılıyor. Putin, Türk turistleri, Sent Petersburg (eski Leningrad) şehrini ziyarete davet etmekte çok haklıdır. Rusya'ya gidip de imparatorluk (çarlık) Rusyası'nın taht şehrini görmemek büyük kayıptır. Bütün bu olumlu gelişmelerden çıkan politik mana nedir? Rusya, Türkiye'yi memnun edecek şekilde davranıyor. Kafkasya ve Türkistan siyasetinde Ankara'ya karşıtlık oluşturmamaya özen gösterecektir. Tam bu sırada Birleşik Amerika, Kuzey Irak'ta PKK konusundaki olumsuzluğunu tekrarlıyor. İncirlik üssü konusunda Türkiye'den istediği cevabı alamıyor. Pax Americana'nın en önemli projesi olan Büyük Orta Doğu meselesini Türkiye'ye açmaktan bile çekiniyor. Ankara'nın Washington'a biraz yakınlaşması, Washington'ın aynı üslûpta cevaplaması gerekiyor. Aksi takdirde... Evet aksi takdirde âşikâr ki, Rusya devreye girmek istiyor. Türkiye'yi Şanghay Paktı'na bile davet ediyor. Sahi biz bin küsur yıl önce yakamızı Çin'den kurtarıp Akdeniz'e can atmamış mı idik? Yoksa Göktürk devrine mi dönüyoruz?