Saddam yargı önünde

Saddam yargı önüne geliyor. Milletlerarası medyaya iyi konu çıktı. Bunun ötesinde siyasî bir değer taşıdığını sanmam. Zira Saddam dönemi çoktan sona erdi. İdam edilsin mi, edilmesin mi, edilecek mi, edilmeyecek mi? soruları üzerinde epey gevezelik yapılacaktır. Boş lâflar söylenecektir. Ben kestirmeden gideyim: Edilmeyecektir. Bin defa bu cezaya müstahaktır ama, o devirler mazide kaldı. 2005 dünyasında siyaseten idam yok. Bir siyasîyi âdî suçlu göstermek ise, çok zor. En kötüsünün bile taraftarları, acıyanları çıkar. Saddam, ülkesini kan gölüne çevirmiş bir diktatördür. Irak'a yaptığı kötülük belki Hitler'in Almanya'ya yaptığı derecededir. Amerika, onu düşürüp sürgüne gönderebilse, Irak'ın başına da bütünlüğü sembolleştiren bir kişi getirmek bilgi ve dirayetini gösterebilse idi, Saddam'ın yüzüne bakan olmazdı. Ama Bağdad Müzesi'ni yağmaya açarak dört bin yıllık medeniyet eserlerini ayaklar altına alan, Hazret-i Ali'nin ve İmâm-ı Âzam'ın türbelerini top ateşine tutan Amerika, Buda heykellerini bombardıman eden Taliban ile eşleşti. Bugün Irak'ta Amerika sempatizanı kaç kişi bulabilirsiniz? Saddam, Sovyetler'in -hem de ABD-İngiltere'nin kararlı ittifakı ile- çökmesinin, dünya ve Orta Doğu politikasındaki etkilerini hesaplayamadı. Eski astığım astık, kestiğim kestik atmosferi içinde, Amerika'ya kafa tutabileceğini sandı. Ama artık arkasında komünist Rusya yoktu. Tek kutuplu bir dünyada Moskova'ya güvenerek iş çeviren politikacılar dönemi sonra ermişti. Hafız Esat'ın oğlu ile Muammer Kaddafi, durumu kavradılar. Amerika'ya biat ettiler. Washington, Libya'nın biatını kabul etmiş görünüyor. Hattâ Saddam'ı yargı önünde, Kaddafi'nin kızı savunacaktır. Suriye'nin biatını kabul etti mi? Daha belli değil. Baas'ın -Irak'taki gibi- feshini Golan'ın İsrail'de kalmasının kabulünü isteyecektir. Hemen güneyimizde olaylar, buna göre gelişecektir.