Doğu, 70 yıl kadar önce doğmak mastarından yapılmış yeni bir kelimedir. Daha önce Arapça şark derdik. Zamanla İstanbul şivesinde ve edebi dilde, şark'ın evvelce bahis konusu bulunmayan pejoratif, küçültücü manaları da oluştu. Bu mecazlar doğu kelimesinde yoktur. Şark'ta demokrasi, hele Şark işi demokrasi dersek, hiç de makbul bir rejimi dile getirmeyiz. Bugün İtalyanca alla turca'dan gelen alaturka da, tamamen negatif çağrışımlarla dolu hâle gelmiştir. En az kusurlu rejim denen demokrasi, günümüzde artık insan haysiyetinin ölçüsü durumundadır. Anglo-Sakson ve Batı Avrupa rejimi olarak yayıldı. Mesela Slavlar, mesela Latin Amerikalılar, demokrasi için zorlandılar. Zorlukları devam ediyor. Ordunun cuntalaşması, Kilise'nin tahakkümü, yargının siyasallaşması, gelir dağılımının bozukluğu, yolsuzluk ve rüşvetin azgınlığı, derinlemesine eğitim ve sağlık problemleri, yoksulluk gibi sebepler, demokrasiyi cihanşümul hâle getiremedi. Ancak pek çok ülke, mesela Doğu Avrupa ve Latin Amerika, bugün demokrasi için ciddi çaba gösteriyor. Zira çağdaş demokrasiyi uygulamayan ülkelerin ikinci sınıf devlet sayıldığı âşikârdır. Oluşum, yıldırım hızıyla da, çok yavaş da gerçekleşebiliyor. Almanya, İtalya ve Japonya'nın, Türkiye ile aynı yıllarda demokrasiye geçtiğini hatırlamak yeterli bir örnektir. Şark tabiri Asya, belki Afrika için kullanılmıştır. İnsan varlığının en büyük kısmının yaşadığı Asya'da İsrail'le Japonya arasındaki muazzam coğrafyada demokrasiye tesadüf etmek kolay değildir. Ancak Hindistan, Kore, Taivan, Malezya, Singapur gibi ülkelerde rejimi yerleştirme çabaları olumludur. Şark'ta devletler ya Tayland, Fas gibi çok gelenekli monarşilerdir. Yahut daha yeni monarşiler, otoriter ve totaliter cumhuriyetler, diktatörler ve yarı diktatörlerce yönetiliyor. Şark'ta demokrasi oluşamamıştır. Statükocularımızı dinlersek, işte böyle bir Şark dünyasının bir yerlerinde yerimizi alırız. Sınırda bir bölgedeyiz. Demokrasinin dörtte üçünü başardık. Dörtte birini yüzümüze gözümüze bulaştırmamız için gayretler mevcutsa da, bunları aşacağız. Türk'e yaramaz ve yakışmaz işlere girişmemiz, 200 yıldan bu yana yolumuzu kesti.