Schröder ne dedi?

Federal Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, bir dergiye verdiği beyanatla kafaları karıştırdı. Zihinleri bulandırdı. Son günlerde Avrupa Birliği'nin bize son talepler listesi verdiği şayiaları yoğunlaşmıştı. Ama Dışişleri Bakanımız Abdullah Gül, bunu kesin dille yalanladı. Acaba Ankara, Avrupa Birliği'nin, özellikle Almanya ile Fransa'nın bazı hassas taleplerini karşılamadı, geçiştirmek veya sadece geciktirmek mi istedi? Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Paris ziyareti ve Jacques Chirac'la görüşmesi, yarın durumu az çok aydınlatacaktır. Türkiye'nin, Kuzey Irak'taki haklı istekleri dışında, İsrail'in iç politikasına karışmasının sakıncaları ortada idi. İsrail ve Amerika-Avrupa Musevileri, Türkiye'yi beklemeye aldılar sanıyorum. Bu beklemenin serpintilerini sürpriz saymamamız gerekir. Washington'ın Büyük ve Genişletilmiş Orta Doğu planında ilk operasyon alanı Suriye iken, daha düzgün harita yapmasını öğrenemeyen bu komşumuzla fazlaca içli dışlı olmamızın Amerika'ya etkisi ve tepkisi herhalde hesaplanmıştır. Bunu da sürpriz şeklinde değerlendiremeyiz. Beyaz Saray Sözcüsü, açıkça Türkiye'yi İsrail'le iyi geçinmeye davet etti. Bu genel düşünceler dışında, Avrupa'nın hassas olduğu Türkiye'deki Hıristiyanlar'a ait bazı kısıtlamaları kaldırmamız gerektiğini iki ay önce yazdık. Yüce Meclis, rekor kırdı. Ama zamanlama hatası yapılmış yasalarla vakit de harcadı. Kopenhag kriterlerinde Danimarka ayarını bile tuttu. Gene de, yarın Cumhurbaşkanı Chirac'ın atıf yapacağını sandığım hususların yasal çözümlenmesinden sonra Meclis tatili başlamalı idi. Bunu Meclis tatilinin çok daraltıldığı bilincinde bulunmama rağmen yazıyorum. Zira bu tatilde milletvekilleri gezip denize girmezler. Seçmenleri ile konuşur, bölgelerini ve Türkiye'yi incelerler. Bu husus görevlerinin ayrılamaz parçasıdır. Buna rağmen, Avrupa Birliği konusunu dağıtacak, ikinci plana itecek hiçbir şey kabûl edilemez. Araya başka şeyler sokuşturmak, kötü ve verimsiz politikadır. Türkiye'ye yaramaz. Öylesine bir hazırlıkla sonbahara geçelim ki, hiçbir Avrupalı yetkili bahane bulamasın. Bizim içimizde olduğu gibi, Avrupa'da da Türkiye'nin birliğe girmemesi için çalışanların mevcudiyetini, bir an aklımızdan çıkarmayalım...