2000 Türkiye nüfus sayımında, kaç kişi olduğumuzu doğru sayamadık. Şehirlerimizin, illerimizin nüfuslarını öğrenemedik. Büyük rezaletti. Türk Devleti büyük beceriksizliğe uğramış, yara almıştı. Sayımın tekrarı gerekiyordu. Ama zelzele felaketi, dehşetli ekonomik kriz, cumhurbaşkanı-başbakan kavgası falan derken, pas geçtik. 7 yıl sonradır ki 78 milyon değil, 70.5 milyon olduğumuzu öğrendik. Ama bu müddet zarfında bütün dünya istatistiklerine nüfusumuz yanlış geçti. Nüfusu şişirme huyumuz mahcûb ediciydi. Neyse ki kişi başına milli gelirimizin eksik hesap edildiği de anlaşıldı. Bir kalemde per capita 10.500 doları bulduk. Ne kadar sevindik bilseniz!.. Kim derdi ki seçmen kütüklerinde 6 milyon gibi çok kaba bir fazlalık, yeni bir millî mahcubiyet oluşturacak?.. Bu kütüklerle Mart 2009 yerel seçimlerini yapmayacağımız muhakkak. Aksi takdirde demokratik sistemimiz öylesine yara alır, Türkiye öylesine karışır ki, böyle bir kargaşayı bugünden görememek, büyük öngörüsüzlüktür. Tek çare, o çok ilkel parmak boyasına dönmek gibi görünüyor. Maalesef... Aynı gün sonuç alınan Avrupa seçim sistemine geçmekte 20 yıl geç kaldık. Bu husustaki gecikmemizi hemen çözümleyip bir daha bu hallere düşmeyelim. Doğru seçim, demokrasinin namusudur. Avrupa, seçim aksaklıklarını tespit etmek için kendi sistemi dışındaki ülkelere müşahitler gönderir. Zira Avrupa dışı ülkelerde o biçim seçimler yaygındır. Bizdeki 1946 seçimlerinin de böyle bir kötü şöhreti vardır ki, tarih kitaplarına geçti. Yüksek Seçim Kurulu'nun kararını bekliyoruz. Meselenin gecikmeye, daha fazla çekişmeye hiç tahammülü yoktur.