Seçim kazanmak

Adalet ve Kalkınma Partisi'nin her iki seçmenden birinin oyunu almasının sebeplerini kendi görüşümüze göre, oy ağırlığı bakımından, şöyle sıralıyoruz: 1) AK Parti, büyük kitlelere, o zamana kadar ancak hayallerini süsleyen imkânların kapılarını araladı. Meselâ herkese bedava tedavi ve ilâç gibi, hiçbir devletin başaramadığı bir projeyi başlattı. Herkesin, ama taksitle ama borçlanarak, ev, otomobil dahil, her şeyi satın alabileceği ümidini verdi. Milyonlarca kişiye ihtiyaç maddeleri ulaştırabildi. Vs. 2) AK Parti'nin karşısına hiçbir parti ciddi propaganda ve programla çıkmadı. Sadece iktidarı çok defa ciddiyetten mahrum bir popülizm ile eleştirdiler. 3) AK Parti'nin genel başkanı, yapacaklarının güvencesi olarak, yaptıklarını gösterdi. Karşısındakiler, biz de şunu yapmıştık diyemediler. Tayyip Erdoğan, vatandaşa, gece uyumadan gündüz oturmadan milletin ve devletin hizmetinde bulunduğunu, şahsiyetiyle fiilen belli etti. Seçmen, diğer liderlerde bu canlı, atak, çalışkan, üretken tavrı göremedi. Seçmenin başbakan olarak Erdoğan'ı gözü kesti. 4) Avrupa Birliği, hâlâ biz Türkler'in büyük kısmının millî hedefidir. Hiçbir parti, AK Parti derecesinde bizi Avrupa'ya dahil edecek tavır sergileyemedi. Muhalifler, yerli yersiz laik kelimesini vatandaşın başına kakarcasına tekrarlayıp durdular. Bu, derin tarihçi sıfatımla söylüyorum, kişiyi ve kitleleri bir kavramdan nefret ettirmek, hiç değilse soğutmak için en kestirme yoldur. Hele Türk halkı, dininin önemsiz görüldüğü hissini veren hiçbir tutumdan hoşlanmaz. Laiklik kavramını AK Parti'nin de lüzumundan fazla kullandığı fikrindeyim. Bazı gerçekler kendini belli eder, vurgulamaya lüzum yoktur. Dış politika ve askerin siyasete müdahalesi gibi motiflerin, abartıldığı boyutlarıyla etken oluşturmadığı fikrindeyiz. AK Parti, bu seçim zaferini, Türk milletinin lehine, âzamî dikkat ve ihtimamla kullanmalıdır.