Atatürk "muâsır medeniyet seviyesi" dedi. Günümüz Türkçesi "çağdaş uygarlık düzeyi"dir. Türkiye'nin millî hedefi olarak gösterdi. Bütün inkılâpların bu hedefe ulaşmak için yapıldığını ve başka hiçbir hedef için yapılmadığını belirtti. Ama henüz hiçbir ülke bu kavrama uygun mükemmelliğe ulaşmış değil. Nükleer'i enerji dışında cehennemî silâhlar imalinde de kullanmak, yüksek uygarlık düzeyi midir? Buna bir de biyolojik silâhları ekleyiniz. İnsanlığın yüz karaları oluşur. Klasik silâhlara ayrılan bütçeler de, gittikçe azamet kazandı. Zaten tarih boyunca askerî harcamalar, devlet bütçelerinde en büyük meblağdır. Dünya, 1929'dan bu yana, en büyük finans ve ekonomi krizini yaşıyor. Silâh satış ve satın almalarında ancak yüzde 7.6 düşüş sağlandı. 2008'de dünyada 55 milyar dolarlık silâh satıldı. Amerika 38 milyarla dünya toplamının üçte ikisini elinde tutuyor. Rusya ise 2007'de 11, 2008'de çok düşerek 3.5 milyar dolarlık silâh satabildi. Sonra İtalya geliyor: 9.7 milyar. Amerika 1943'ten beri silâh satışında çok açık ara ile birinciliği hiçbir devlete kaptırmadı. Dışarıdan silâh satın alan ülkelerin çoğu Asya kıt'asındadır. Petrol zenginleri ilk sıralarda bulunuyor. Her türlü silâha inanılması güç meblağlar yatırıyorlar. Ama bunları kullanabilecek elemanları yok. Bu çeşit en muazzam stoku İran'da Muhammed Şâh Pehlevî yapmıştı. Irak savaşında ve ihtilâlde bunları kullanacak yeterli yetişmiş askeri bulunmadığı açığa çıktı. Saddam da aynı duruma düştü. Bu korkutucu alışverişin yanında, iki nükleer dev, Amerika ile Rusya, nice yıldan beri İsviçre ağırlıklı konferanslarda buluşur, çay kahve içerler. Nükleer silâhlardan vazgeçmek şöyle dursun, ciddi bir azaltmaya bile gidemediler. Şüphesiz insanlık için yüz karasıdır. Ekonomik güçleri çok zayıf Kuzey Kore gibi halkın açlıktan öldüğü ülkeler bile nükleer'e soyundu. Askerî harcamalar, en yoksulları dahil, her devletin bütçesinde en hacimli kalemi oluşturmakta devam ediyor. Barışı korumak gittikçe pahalı hâle geliyor. Yarın devam edeceğim.