İskenderun Körfezi'nden Irak'a kadar yüzlerce kilometre boyunca, Suriye ile sınırımıza milyonlarca mayın döşemiştik. Mayınlı alan 220 kilometrekare. Lüksemburg devleti kadar. İmzamız bulunan Ottawa anlaşmasına göre mayınları sökmeye mecburuz, az müddetimiz kaldı. Zaten topraklarımızı bu iğrençlikten kurtarmamız zamanı gelmişti. Mayınları o yıllarda döşememiz gerekiyordu. O dönemde Suriye, Sovyetler'in uydusu idi. Sovyetler, Türkiye'de iç savaş çıkarmışlardı. Suriye ve peykleştirdiği Lübnan'da talim gören komünist çeteler, Türkiye'nin her tarafına sızmış, yurdumuzu kana boyamışlardı. Sonunda Suriye'yi savaşla tehdit edip Öcalan'ı topraklarından çıkartabildik. Ödü kopan Suriye, teröristbaşını daha fazla koruyamadı. Şimdi şartlar temelinden değişti. Mayınları en kısa zamanda temizlememiz gerekiyor. Temizlenecek topraklar vaktiyle bedeli ödenerek istimlâk edilmiştir, hazinenindir, devletin malıdır. Köylüye dağıtılması bahis konusu olamaz. Böyle bir tarım şekli yoktur. Kaldı ki, böyle bir dağıtım, Irak sınırından İskenderun Körfezi'ne kadar olan güney topraklarımızı PKK'nın manevra sahası hâline getirir. Hayal ettikleri Kürdistan'ı Akdeniz'e çıkarır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin, bu operasyonu devletimizi her türlü sakıncadan koruyarak çözümleyeceğine eminiz. Genelkurmay'ın muvafakati alınmalıdır, zira askerî bir iştir. Hükûmet, topraklarımızı en kısa zamanda bu insanlık dışı pislikten temizleyecektir.